Pandemi sürecinde ciddi şekilde mağdur olan sinema dünyası, festivaller sayesinde bu süreçte nefes alarak yoluna devam etme gücü buluyor. Festivaller sinemacılara moral motivasyon sağladığı gibi, gösterimler ister online ister geleneksel olsun seyirciyle filmi buluşturarak önemli bir işlevi de yerine getiriyor. Ulusal festivaller bu noktada üzerine düşen görevi ziyadesiyle yerine getirirken, bu süreçte, takip edebildiğim kadarıyla, sinemacılarımız filmlerini festivallere gönderme, seyirciyle buluşturma konusunda her zamanki reflekslerini koruyor. Ki bu refleksleri sadece ulusal festivaller için geçerli değil. Uluslararası festivallere katılım noktasında da ısrarcılar. Hal böyle olunca uluslararası festivallerden Türk sineması adına sevindirici başarı haberleri geliyor.
En son gelişmeyle başlayalım. Yönetmen Cem Özay'ın ilk filmi Af, 33. Tokyo Uluslararası Film Festivali'nin ana seçkisine kabul edildi. 31 Ekim'de başlayacak festivalde film dünya prömiyerini yapacak. Timur Acar, Emine Meyrem, Hakan Aslan, Yusuf Bayraktar ve Macit Koper'in rol aldığı film, geçimini dağ köyünde ağaç ticaretiyle sağlayan otoriter bir baba ile çocukları arasındaki ilişkiye odaklanıyor.
HAYALETLER'İN YOLCULUĞU DEVAM EDİYOR
Zerre gibi önemli bir filme imza atan Erdem Tepegöz'ün ikinci filmi Gölgeler İçinde geçtiğimiz günlerde Moskova Film Festivali'nde dünya prömiyerini gerçekleştirdi. Yazıyı yazdığım gün henüz sonuçlar açıklanmamıştı ama Gölgeler İçinde, Moskova'dan ödülle dönerse şaşırmayın derim... Tepegöz'ün filminde Almanya'da yaşasa da birçok Türk filminde rol oynayan, şimdilerde Hollywood yapımlarında boy gösteren Numan Acar başrolde yer alıyor. Tepegöz, Gölgeler İçinde'de Zerre'de olduğu gibi bir işçinin hayatını anlatıyor.
Gelelim bu yılın dikkat çeken filmlerinden Hayaletler'e... Azra Deniz Okyay'ın ilk uzun metraj filmi Hayaletler, dünya prömiyerini 77. Venedik Film Festivali'nde yapmış ve İtalyan Film Eleştirmenleri Birliği tarafından düzenlenen Uluslararası Eleştirmenler Haftası bölümünde en iyi film seçilmişti. İstanbul'da elektriklerin kesildiği bir gecede dört karakterin hikayesinin anlatıldığı, Nalan Kuruçim, Dilayda Güneş, Beril Kayar ve Emrah Özdemir'in rol aldığı film, dün başlayan 36. Varşova Film Festivali'nin Keşifler bölümünde, sonra da 13 Ekim'de başlayacak 47. Ghent Film Festivali'nde gösterilecek.
İYİ İNSAN OLMAK ZOR
Son olarak Ben İyi Biri Olmadan Önce filminden bahsedeyim. Şerafettin Kaya'nın yönettiği ilk uzun metraj film haziran ayında Fransa'daki Uluslararası 9. Paris Play Film Festivali'nde En İyi Film ödülünü almıştı. Pelin Batu, Nejat Yavaşoğulları, Mehmet Çağçağ ve Ayhan Taş gibi isimlerin rol aldığı filmde karşılaştığı zorlukların üstesinden gelmeye çalışırken iyi bir insan olma noktasında taviz vermeden yoluna devam etmeye çalışan birinin hikayesi anlatılıyor. Tabii pandemi sürecinden önce, oyuncu ve senarist Ercan Kesal'ın yönetmenliğini yaptığı ilk film Nasipse Adayız'ın, dünya prömiyerini 49. Uluslararası Rotterdam Film Festivali'nde yapmasını da sinemamız adına yılın önemli başarılarından biri olarak değerlendirmek gerektiğini söylemeliyim.