Rusya-Ukrayna savaşının başlamasıyla birlikte dünyanın birçok ülkesinden Rusya'ya yaptırım açıklamaları geldi. Adeta tüm dünya Ukrayna'nın yanında yer alırken Rusya ve Putin'e ateş püskürdü. Bu tepkiler yaptırımlarla sınırlı kalmadı, Rus basınına sansürden Rus sanatçıların bulundukları ülkelerden kovulmalarına ve hatta Rus klasiklerinin yasaklanmasına kadar ilerledi.
Dünyaya demokrasi ve özgürlük dersi veren Batı, Rus medyasını karartarak RT ve Sputnik gibi medya organlarını engelledi. Google, Facebook, Twitter, Youtube gibi sosyal medya kanalları da savaşta adeta taraf olarak Rus medyasını engelleme yoluna gitti. Batı medyası algı operasyonlarıyla tek taraflı yayın yaparak dezenformasyonun önünü açtı.
Sabah.com.tr olarak demokrasi ve özgürlük kelimelerini çok sık kullanan Avrupa'nın bu çelişkili tavrını Türk medyasının önemli isimlerine sorduk.
Sabah Gazetesi Yazarı Mevlüt Tezel
"AVRUPA'NIN TAKINDIĞI BU TUTUM TÜYLER ÜRPERTİCİ"
Öncelikle Rusya'nın işgali kabul edilemez, burada bir insanlık dramı var. Ancak bu savaş karşısında Batı'nın ve Avrupa'nın takındığı tutum hayret edilecek bir duruma geldi. Rus basınına toptan bir yasaklama geldi. O kadar ileri gittiler ki dünyaca ünlü Rus şef Gergiev'i, Rusya'yı kınamadığı için Münih Filarmoni orkestrasından attılar. Netflix, Tolstoy'un çevirisi Anna Karanina dizisi yapılacaktı, bunu engelledi. Milano üniversitesinde bir yazarın Dostoyevski ile ilgili vereceği dersi iptal ettiler. İnsan hayret ediyor. Hem düşünce özgürlüğü ve demokrasiyi savundular, bize zaman zaman basın özgürlüğü dersi veren Avrupa'nın takındığı bu tutum tüyler ürpertici. Düşünce özgürlüğü dediğiniz zaman karşı tarafa söz hakkı vermeniz lazım bunu tamamen iptal ettiler. Avrupa'daki ırkçılığı biliyorduk ancak bunu bu kadar hoyratça dışa vurmaları çok enteresan. Z kuşağı bilmez. Biz zamanında Irak'ın işgalini canlı yayında izledik, Amerika'nın attığı füzelerin reklamı yapıldı. Afganistan'ın işgalinde de aynı şekilde. Bu işgallere Avrupa'nın destek olması kabul edilebilir bir şey miydi? Yalan raporlarla, yalan haberlerle manipülasyon yaptılar. Şimdi Rusya'ya bakıyoruz, her ne kadar eleştirsek de Rusya'nın bu işgalde haklılık payı var. Çok tehlikeli bir durum. Batı bütün silahları kullanarak demek ki bir ülkeyi tamamen susturabilir. Hem medya ile hem ekonomik yaptırımlarla. Buna da bütün ülkeler destek veriyor. Yarın öbür gün Türkiye böyle bir olayla karşılaşırsa ne olabilir? Ortadoks Hristiyan Rusya'ya bunları yapan Avrupa ve Batı medeniyeti, yarın öbür çıkarlarımız doğrultusunda ya da kendimizi savunmak için yapacağımız bir operasyonda Türkiye'ye neler yapabilir? Herhalde Rusya'yı haritadan silecekler böyle bir durum var.
Milliyet Gazetesi Yazarı Güneri Cıvaoğlu
"İNSANLARI BİR KERE ALDATIRSINIZ, BİRKAÇ KERE DEĞİL"
Böyle bir yaptırımın ya da engellemenin seçici olması halinde yanılgıyı da beraberinde getireceğini düşünüyorum. İlk olarak bu engellemeleri doğru bulmuyorum. Avrupa Birliği'nin yaptığı başka yaptırımlarda aynı şekilde. Bu tip durumların olmaması gerekiyor. İzleyici, okuyucu en adil hakemdir. İnsanları bir kere aldatırsınız, birkaç kere değil. Kendi itibarınızı kaybedersiniz, ya düzeltme yoluna gider yayın organları ya da yaşayamaz. Kendi ilkeleriyle çelişmeleri dikkat çeken bir durum.
Sabah Gazetesi Yazarı Haşmet Babaoğlu
"HİÇ ŞAŞIRMADIM"
Hiç şaşırmıyorum bu duruma. Bu ancak Batı'yı doğru düzgün tanımayanların şaşıracağı bir şey. Bundan sonra bekleyeceğimiz şey sadece Rus medyasına değil tek tek hepimize sansür uygulanacağı. Birazcık Rusya'yı haklı bulsak sesimiz kısılacak. Buna hazır olalım.
Sabah Gazetesi Ankara Temsilcisi - Okan Müderrisoğlu
"BUNDAN SONRAKİ SAVAŞLAR HİBRİT SAVAŞLAR OLACAK"
Ukrayna egemen bir devlet. Ukrayna'nın toprak bütünlüğünün bir işgal girişimi ile ortadan kaldırılmak istenmesi, ülkede bir rejim ya da yönetim değişikliğine gidecek şekilde bir harekat başlatılması hiçbir şekilde kabul edilebilir değil. Dolayısıyla Rusya'nın derhal Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü dikkate alacak şekilde işgal ettiği topraklardan çekilip müzakere masasına dönmesi lazım. Bu birincisi... Fakat Rusya'nın Ukrayna'yı işgali ne kadar kabul edilemezse işgal sürecinde yaşananlar bize uluslararası toplumun hem güncel check-up raporunu sundu hem de çifte standardı belirgin şekilde ortaya koydu. Rus medyasının sansürlenmesi zaten halihazırda devam eden enformasyon savaşlarını, internetin tekelinin ABD'de olması, uluslararası tolumun bilgiye erişme, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü noktasında söylenenlerle pratik hayat arasında ne kadar farklı olduğunu açıkça ortaya koyuyor. İkinci husus ise şu: Bugün dünyada medya, sinema, finans alanlarındaki tekel, uluslararası toplumu bir formata sokarken aynı zamanda gerçek anlamda kendini ifade edebilecek kararların bir merkezden yönlendirilebildiğini ortaya koydu. Putin'in hatalı kararlarını yaptırımla cezalandırarak caydırmaya çalışırken, bir filarmoni orkestrasındaki şefin ya da bir basketbol takımının cezalandırılması, sanatçıların aynı yaptırım kapsamına alınması, Rusya yönetimin değil Rus halkının cezalandırılmasıdır. Rus medyasına sansür uygulanması da yine karşılıklı pozisyonları anlama ve anlatma noktasında bilgi aktarımın kısıtlanması anlamına geliyor. İşin bu tarafı oldukça sorunlu. Bundan sonraki savaşlar hibrit savaşlar olacak. Askeri alanda olduğu kadar finans ve medya alanında da yeni bir savaş dönemi başladığı anlaşılıyor. Bu yönüyle bakıldığında Ukrayna'nın işgalinin kabul edilemezliği kadar işgal sonrası uygulanan yöntemler uluslararası toplumun geleceği bakımından da bugünden üzerinde düşünülüp önlem alınması gereken çok hassas başlıklar içeriyor.
TürkMedya Ankara Temsilcisi Melik Yiğitel
"TEK AMAÇ UKRAYNA'NIN ENFORMASYON ÜSTÜNLÜĞÜNÜ SAĞLAMAK"
Batı'nın çifte standardı medya ambargosu ile bir kez daha ortaya çıktı. Bugüne kadar Suriye ya da Afganistan savaşında 'Müslümanlar katlediliyor' bunu yapanlara sansür uygulayalım demediler, çünkü kendileri yapıyordu. Şimdi enformasyon üstünlüğü yakalamak için Rusya'ya yasaklar geldi. Enformasyon üstünlüğü sağlamak için demokrasi ve özgürlükle bağdaşmayan bir uygulamaya imza attılar. Batı her seferinde bize demokrasi dersi veriyor ama tehlike kendilerine yönelince çok rahat demokrasinin dışına çıkabiliyorlar. Bu kabul edilemez. İş o kadar akıl almaz bir noktaya geldi ki. En son Rus klasiklerini yasaklamaya kadar gittiler. Bu gelişmeler inanılmaz. Tek amaç Ukrayna'nın enformasyon üstünlüğünü sağlamak. Tüm bu gelişmeler demokrasi ve basın özgürlüğü ile bağdaşmaz. Madem öyle bırakın Ukrayna basını da Rus basını da Avrupa basını da anlatsın. Doğrusuna kamuoyu karar versin. Dezenformasyon bombardımanı ile algı oluşturmaya çalışıyorlar. Algının olgunun üzerine çıkmasını hesap ediyorlar. Demokrasi ve Basın özgürlüğü anlamında Batı sınıfta kaldı.
Takvim Gazetesi Yazarı Ekrem Kızıltaş
Bence dünyanın mevcut haliyle sosyal medyanın ve internet medyasının gelişmesiyle birlikte karşı karşıya kaldığımız ciddi bir problem var. Bildiğiniz gibi ülkemizde başka ülkelerin Türkçe yayın yapan yayın organları var. Almanya, Fransa, İngiltere gibi ülkelerin yayın organlarından bahsediyorum. Bunlar objektif habercilik adı altında Türkiye aleyhinde yayınlar yapıyorlar. Rusya Ukrayna savaşında ise şöyle bir durum var: Rusya, Ukrayna'ya saldırıyor. Avrupa, Ukrayna'dan yana tavır alıyor. Ama Rusya'nın Avrupa'da yayın yapan organları ülkelerinin menfaatlerini savunuyor. Sanırım bu konu önümüzdeki günlerde tartışılmaya devam edecek. Net olarak ülkelerin kendi ülkelerinin menfaatlerini koruması temel özelliktir.
Akşam Gazetesi Yazarı Emin Pazarcı
"CUMHURBAŞKANIMIZ BU YÜZDEN DÜNYA 5'TEN BÜYÜKTÜR DİYOR"
Olaya tek taraflı bakmamak lazım. Bu sansürü Rusya'da uyguluyor. Çin'de, Rusya'da, Batı'da aynı şeyi yapıyor. Hepsi birbirinin aynısı. Onun için Cumhurbaşkanımız dünya 5'ten büyüktür diyor. Demokrasi, özgürlük diyen hem Batı hem küresel güçler, konu kendilerine gelince her türlü sansürü uygularlar. Maalesef bu böyledir. Twitter mesela sürekli bir baskı uyguluyor. Bize vermediği mavi tiki, YPG'li PKK'lı FETÖ'cü teröristlere verebiliyor. Bunların hepsi birbirinin aynısı. Birkaç ülke bir araya gelerek aldığı kararlarla tüm dünyayı kilitleyebilir. NATO'yu da biliyoruz, BM'yi de DTÖ'yü de biliyoruz. Victor Hugo yıllar önce söylemiş… "Paris'te bir kişi öldürülürse bu bir cinayettir, doğuda elli bin insan öldürülürse bu bir meseledir" Bu güçler dünyadaki olaylara böyle bakıyorlar. Bunlar kendilerinde her şeyi yapma hakkı görürler. Sonra kalkıp bize yol göstermeye dünyaya nizam intizam vermeye kalkarlar. Bunları milletin görmesi lazım. Cumhurbaşkanımız uluslararası toplantılarda 'Dünya 5'ten büyüktür' zaman bir takım baskı altındaki ülkelerin yüzlerinin güldüğüne şahit oluyoruz. Bu düzen böyle gitmiyor. Bu tamamen illüzyonlara, algı yönetimlerine dayalı, hiçbir standardı olmayan dünya düzeni. Böyle gitmiyor, geldiğimiz nokta ortada. Bakıyoruz, 3. Dünya savaşından ve nükleer silah kullanmaktan bahsedilen bir dünya düzeni.
Son dakika haberi: Rusya Ukrayna savaşında sansasyonel saldırı! Zelenski'den çok sert açıklama geldi: ''Bizi sırtımızdan vurdular...''