Duvak, Seher Vakti ve Sevdam Sana Emanet'in ardından Ukde ile sarsıcı bir yaşam hikayesini okurlarla buluşturduğunu söyleyen Elif Gürsoy, "Benim için romanlar yalnızca insanların evlerindeki raflara değil, hayatlarına da girebiliyorsa, içindeki karakterin derdine okuyucuyu ortak ediyor, onunla gözyaşı döktürüyor, mutluluğununda yüzüne bir küçük tebessüm kondurabiliyorsa insanlara dokunabiliyor. Ukde de, özellikle Zeynep ve Orhan karakterlerini tıpkı aileden birileri gibi okuyucuların hayatlarına ortak edebildi. Aşkı, ihaneti, güveni, yarım kalmışlıkları, gönül mücadelesini olduğu gibi hissettirmeyi başardı. Sanırım en önemlisi de, herkesin sayfaların arasında kendine ait parçalar bulabilmesi oldu." dedi.
Tüm sayfalarda kendisine ait parçalar olduğunu da söyleyen Elif Gürsoy, "Daha çok üstü tozlanmış hislerimi yeniden gün yüzüne çıkardığımı hissediyorum. Benim için bir keşif yolculuğu çünkü yazmak. Ukde de tıpkı Duvak, Seher Vakti ve Sevdam Sana Emanet gibi bu keşif yolculuklarından biri. Tek farkı, bu kez uzun yola çıkmış olmam. Gel gelelim, gönülden çıkanları duymak her zaman mümkün olmuyor. Buna müsaade edebildiğiniz anlarda ise içinize akıttığınız ne varsa sızıveriyor. Dilekler, umutlar, sineye çekilenler, hayal kırıklıkları, sevdalar… Başkalarının perdelerini aralarken bizi nelerin bekleyeceğine yönelik tahminlerimiz, hep kendi deneyimlerimizden ibaret. İşte noksanlıklarımızı bize fark ettiren, rafa kaldırdıklarımıza yeniden el uzattıran da bu." ifadelerini kullandı.
"Benim için ilham, her anı için şükrettiğim nefes"
Eserlerini kaleme alırken ilhamı nefesinde bulduğunu söyleyen Elif Gürsoy, "Benim için ilham, her anı için şükrettiğim nefes. Nefes alıyorsak, hayattayız demektir. Hayatta olmak ise bir mücadeleyi sürdürmektir. Herkes kendi kaderini yaşarken bir mücadele veriyor aslında. Nefes aldığım sürece ben de milyonlarca mücadelenin izleyicisi olabilirim. Nefes aldığım sürece kimilerinin kaderine ortak da olabilirim. Tek yapmam gereken, aldığım nefesi görmek için kullanmak. Dinlediklerimin, şahit olduklarımın, bakışların, tonlamaların, dokunuşların altında yatanı görmeyi denemek. Bize verilmiş nefesin hakkını ancak böyle ödeyebileceğime inanıyor ve bu inanışla bakıyorum üzerinde yaşadığımız dünyada benimle birlikte nefes alan her şeye." dedi.
"Yeni hikayeler filizlenmeye başladı bile"
Ukde serisinin bir yolculuğa çıkardığını ve kendisinin ona sadece yoldaşlık ettiğini belirten Elif Gürsoy, "Bu dört senelik beraberliğin sonunda "Dört sene önceki Elif değilim." diyorum artık kendime. Kalemimin beni çıkardığı bu yolculukta kendi hayat hikayemi de besliyorum. Amacım ise cümlelerimi okuyanların kalbine bir parçacık iyilikle dokunabilmek. Kitabı okuyup, arka kapağını kapayan kişinin yüzünde tebessüm olabilmek. Okuyucuyla bir araya gelebilme fırsatı bulduğumda, bana kitabı uzatırkenki bakışlarında yakalayabiliyorum bu paha biçilmez hissi. Böylece yeni hayat hikayelerine olan merakım perçinlenirken kalemim de feyz alıyor bundan. Ve dahası, yeni hayatların kapılarını aralama cesareti veriyor bu bana. Bu yüzden durmayacak kalemim, bunu heyecanla müjdeleyebilirim. Yeni hikayeler filizlenmeye başladı bile. "Merak etmeyin" demiyorum, bilakis merak edin, geliyorum." şeklinde konuştu.
