İletişim, tüm yaratılmışların, doğal döngülerinin devam etmesi için var olan temel bir yetidir. Bunların içinde en karmaşığı ise insanlar arasındaki iletişimdir. Çünkü iletişimin içine her bireyin kendi özellikleri, duyguları, zaafları hatta korkuları girer. Kurulan ilişkiler de hep bu özellikler içinde gelişir. Konuşmaktan çekinen bireye zorbalık uygulayan çok olur. Tartışma çıkmasın diye ertelenen her problem, koca bir dağa dönüşür. Bunun temel sebebi ise, ilişkilerin en iyisinin kavga ve gürültüsüz olduğu inancıdır. Yani tartışma, bir iletişim şekli sayılmaz! İşte, toplumlarda ayrılık oluşturan, ilişkileri çekilmez kılan da bu düşüncedir. Turkuvaz Kitap'tan Çatışma adıyla çıkan eser, "Aramızdaki çatışmaların, fikir ayrılıklarının bizi bölmek yerine bir araya getirmesini nasıl sağlarız?" sorusunun cevaplarını veriyor.
AİDİYET Mİ, HAKLI OLMAK MI?
Kitabın yazarı Ian Leslie, alanında birçok uzmanın çatışma kültürü ile ilgili yaptığı araştırmalara yer veriyor. Uzun zaman dilimlerinde farklı gruplarla yapılan her bir araştırmanın ortaya çıkardığı sonuçlar okuyucuyu şaşırtıyor. Bunlardan biri de, Yale Üniversitesi'nden hukuk profesörü Daniel Kahan'ın siyasi görüşlerimizin bizi aptallaştırması üzerine yaptığı bir araştırmadır. Bu araştırma sonucu, insanların yeni edindikleri bilgileri, zaten inandıklarına uydurmak için bilinçsizce nasıl çarpıttığını ortaya çıkarıyor. Çünkü aidiyet duygusu insanlar için haklı olmaktan daha önemli. Ortak bir inancı değiştirmeye çalışmak artık onu paylaşacak kimsenizin olmaması riskini de barındırır. Diğer yandan, Auckland Üniversitesi'nden psikoloji profesörü olan Nickola Overall'in çiftler üzerinde yaptığı bir araştırma da oldukça dikkat çekici. 2008'de Overall, evli çiftleri, ilişkilerindeki sorunları kamera önünde, ancak odada kimse yokken tartışmaya davet etti. Bazı çiftler sorunlarını makul ve soğukkanlılıkla tartıştılar, bazıları ise hararetli münakaşaya girdiler. Overall'ın ekibi bir yıl sonra çiftleri labaratuvara tekrar davet etti ve üzerinde tartıştıkları konuların çözümünde ilerleme kaydedip kaydetmediklerini sordu. Çoğu ilişki uzmanı, en az ilerlemeyi şiddetli tartışmaya girenlerin yapacağını tahmin eder. Oysa Overall tam tersini buldu. Daha çatışmacı çiftler, sorunlarını çözmede daha iyi ilerleme kaydetmişlerdi. Yani, çatışma uzun süreli bir ilişki için her zaman zararlı değildir. Tersine evlilikten alınan hazzı artırabilir.
Nermin Mollaoğlu'nun başarılı çevirisi ile raflarda yerini alan Çatışma, okuyucuya verimli bir tartışmanın yollarını gösteriyor. Fikir ayrılıklarının toplumların, birey ya da ilişkilerin ilerlemesine engel olarak görülse de gerçekte çok daha önemli bir rolünün olduğunu ortaya koyuyor: İlerleme! Evet, ilerlememizin önündeki engel çatışmalar değildir, fikir ayrılıkları ile başa çıkmadaki beceriksizliğimizdir. Toksik tartışmalara girmeden yapılan her münakaşa; yakınlaştırır, ilişkiyi ileriye taşır.