Soğuk bir kış gecesi, zifiri karanlık, el etek çekilmiş sokaklardan... Bir tek Hz. Ömer var. Kapı kapı Mekke'yi dolaşıyor. Her kapıyı dikkatle dinliyor. Bir sorun olmadığından emin olunca diğer kapıya geçiyor. Adım adım ilerleyerek şehrin dışına kadar çıkıyor. O da ne, tam önünden geçtiği evden ağlama sesleri geliyor. Çocuk ağlamaları bunlar, kapıyı vurup içeri giriyor. Selam veriyor. Evin içi dağınık, çocukların ağlamaktan gözleri şişmiş. Yaşlı kadın, ocağın önünde oturmuş, kaynayan tencereyi karıştırıyor. "Valide bu yavrular neden böyle ağlıyor?" diye soruyor Hz. Ömer. "İki günden beri açlar da ondan" diyor yaşlı kadın ve devam ediyor, "Tenceredeki suyun içine çakıl taşı koydum. Şu yetimlerimi 'Yemek pişecek' diyerek avutuyorum günlerdir. Boğazı düğüm düğüm olan Hz. Ömer, "Halife Ömer'e neden başvurmuyorsun" diye sorar. Yaşlı kadın, "Ben ihtiyar halimle, gece gündüz yetim avuturken, o yatağında nasıl rahat uyuyabiliyor? Gelip de benim halimi neden sormaz?" der. Hz. Ömer, kim olduğunu söylemez. Hemen gidip bir çuval un ve yağı sırtlayarak getirir. Yetim ve dul maaşı bağlatır.
Bundan yüzyıllar önce, kapı kapı dolaşıp halkının derdine derman olmaya çalışan bir halife... Adaleti ile nam salan Hz. Ömer'den bizlere kalan ibretlik bir ders bu hikaye... Peki, gelişmiş toplumlar olarak, kurduğumuz sistemler bu adaleti sağlayamaz mı? Sağlar, hem de çok güzel sağlar!
İstanbul Fatih Belediyesi'ne bağlı Strateji Geliştirme Birimi, tam da bu amaçla kurulmuş. Belediye ile vatandaş arasında elçi olan bir ekip ve vatandaşın isteğini anında ilgili müdürlüklere ulaştıran bir sistem kurmuşlar. Bu ekip; psikolog, sosyolog ve sosyal hizmet uzmanı olan gençlerden oluşuyor. Her sabah müdürlükte toplanıyorlar. Gruplara ayrılıp o gün hangi mahallelere gidecekleri belirleniyor. Ellerinde tabletleri, koyuluyorlar yola. Her kapıyı çalıyor, selam veriyor ve "Belediyemizden sizin için ne yapmasını istersiniz, bir şeye ihtiyacınız var mı?" diye soruyorlar. Söylenilen her kelime onlar için değerli. Her isteği anında tabletlerinden ilgili müdürlüğe iletiyorlar. İlgili müdürlüklerin ilk işi, buradan gelen taleplere anında cevap vermek. Çünkü Fatih Belediye Başkanı Mehmet Ergün Turan'ın verdiği talimat böyle, "Ne olursa olsun ilk iş vatandaşın taleplerini yerine getirmek."
Biz de Fatih Belediyesi Strateji Geliştirme Biriminin kapısını çaldık. Bu birimin başında alanında çok başarılı olan Çişe Kan bulunuyor. Hem Çise Hanım hem de ekiple bir araya geldik. Gelin her bir detayı onlardan dinleyelim.
SORUNLAR ANINDA ÇÖZÜLÜYOR
Birim sorumlusu Çise Kan, 2021 Kasım ayında başladıklarını, fizibilite çalışmasının sekiz ay sürdüğünü söyledi: "Bu projenin amacı sadece anket yapmak ya da iletişim kurmak değil. Biz yönetişimi hayata geçirdik yani yönetim ile iletişimi birleştirdik. Projenin iki ana amacı var. Birincisi mahalleli mahallesinde ne istiyor? O mahallede belki ciddi bir sokak hayvanı problemi var. Biz mahalleye gitmeden kapıları çalmadan bu sorunu öğrenemeyiz. Tabii, hemen aksiyon alıyoruz.
İkinci amacımız ise, belediye başkanımız, evinde bir sorunu, bir ihtiyacı olandan haberim olsun istiyor. Sosyoekonomik durumu düşük olan vatandaşlarımız nereden destek alacaklarını bilmiyorlar. İşte ekibimiz tüm bu bilgilendirmeyi yapıp direk isteklerinin başkana gitmesine elçilik yapıyorlar.
ANNELERİN İSTEĞİ ÇOCUKLAR İÇİN
Çise Hanım'a en çok hangi talepler geliyor diye soruyorum,
"Kadınlar en çok çocukları ile vakit geçirebilecekleri merkezler istiyor. Bizim FANÇO dediğimiz Fatih Anne Çocuk Merkezlerimiz var. Bunlardan haberi olmayanları hemen yönlendiriyoruz. Çok memnun kalıyorlar. Ayrıca, kreş ve el işlerini satabilecekleri yerler istiyorlar. Satış yaparken çocuklarını bırakabilecekleri bir alan olması da öncelikli talepleri arasında. Bunun yanında, alandan en çok psikolojik danışmanlık talebi aldık. Özellikle annelerden bu istek geliyordu. Çünkü çocuklarına karşı nasıl davranacakları konusunda kilitlendikleri noktalar oluyor. Ergenlik dönemi anneleri çok zorluyordu. Yeniçeşme Medresesi'ni restorasyon çalışmamız vardı. Başkanın masasına bu istek düşünce, burayı psikolojik danışmanlık merkezi yapmaya karar verdik. Erkeklerden en çok otopark sorunu aldık."
ÖZGÜN VE YENİ BİR MODEL
"Burası strateji ofisi ve bütün müdürlüklerin yapacağı işe vatandaş karar veriyor. Strateji Geliştirme Birimini biz modelledik. Şu an Türkiye'de buna benzer bir model yok. Bizim çıkış noktamız insanlar için dertlenmekti. Hz. Ömer'in halkının dertlerini bilmek istemesi gibi aslında. Biz de yeni teknoloji ile Hz. Ömer'in adaletini nasıl sağlayabiliriz diye de düşündük."
BİLAL GÜLBASAR
Çözüm geldikçe saygı arttı
"Vatandaş çözümleri gördükçe bize karşı ciddiyetleri artıyor. Saygı duyuyorlar ve bizi görüp diğer taleplerini iletmek istiyorlar. Hizmet için gezdiğimizi anlıyorlar. Biz siyasi bir propagandayla da gitmiyoruz kapılara. Ne siyasi fikirlerini soruyoruz ne de siyaset yapıyoruz. Bu da vatandaşta büyük bir memnuniyet oluşturuyor. "
İLAYDA AĞGÜN
Hizmetlerimizden haberdar ediyoruz
"Sadece talepleri almıyoruz bazen soru sorarak talep de oluşturuyoruz. Sokak hayvanlarını seviyorsa, barınak ister misiniz diye soruyoruz ya da yaşlı bir vatandaş ise 'Günlük ihtiyaçlarınızı karşılayabiliyor musunuz, size her gün yemek hizmeti verebiliriz" diyoruz. Böylelikle var olan hizmetlerimizden hem haberdar ediyor hem de gidip gitmediğini öğreniyoruz."
MELEK TEKDEMİR
Ağladığımız da oldu
"Anne ve ergen çocuklardan çok fazla terapi isteği oluyor. Engelli çocuğa sahip ebeveynler tükenmişlik sendromu yaşadıklarını ve psikolojik destek almak istediklerini belirtiyorlar. Bu konularda hemen aksiyon alınıyor. Talebin çok olduğu mahallelere hemen terapi merkezleri açılıyor."
EYYÜP KILIÇAY
Kapılarını çalmamız bile mutlu ediyor
"40-45 yaşlarında çocukları olan bir eve gittik. Engellilerdi, evde üç kişi yaşıyorlardı. 'Bir şikayet ya da isteğiniz var mı diye sorduk?' 'Hiçbir isteğimiz yok, bizim halimizi hatırımızı sorup kapımızı çalmanız bize dünyaları verdi' diyerek ağladılar. Bizde aynı şekilde gözyaşlarına boğulduk. Bu anı asla unutamam. İnsanlar bazen sadece kapılarının çalınmasını istiyor. Yaptığımız iş, bu manevi ihtiyacı bile karşılıyor."
FATİH KÜÇÜK
Tekerlekli sandalye 3 saatte geldi
"Çaldığımız bir kapıyı engelli bir vatandaş açtı. Yerde oturuyordu. Bir ihtiyacı olup olmadığını sorduğumuz an ağlamaya başladı. Biz de duygulandık ama sorununu hemen öğrenmek istedik. Bize, "Tekerlekli sandalyem kırık, kullanamıyorum" dedi. İsteğini anında tabletlerimizden ilgili müdürlüğe ilettik. Üç saat sonra yeni tekerlekli sandalyesini evine bıraktık. O an ki mutluluğuna tanık olmak her şeye değerdi."
ZEYNEP KANBER
Yanımızda her zaman oyuncak var
"Bir mülteci aileye denk geldim. Savaş mağduruydular. Doğan çocukları engelliydi. Yanımızda her zaman çocuklar için oyuncak bulundururuz. Çocuklardan birine baloncuk verdik. Bir süre oynadıktan sonra balon yere düştü ama o balona ulaşamadı. Annesinin gözleri doldu. Bizim de öyle. Psikolojik desteğe ihtiyacı vardı. Onu hemen gerekli birimlere yönlendirdik."