Bugün Dünya Engelliler Günü. OECD, AB ve Türkiye verilerine göre, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 15'i, yani 1 milyar kişi engelli. SABAH, hayatları mücadeleyle geçen ve hayatlarını evlatlarına adayan 'asla pes etmeyen anneler'le konuştu. İşte dört anne, dört hikaye....
İkiz annesi Gülden Ödemiş: 7 yaşındaki ikizlerimden birine Serebral Palsi teşhisi kondu. Eşim istifa etti. Ben hayatımı Görkem'e adadım. Erkek ikizi şu an sağlıklı ama ikisi de doğumda sıvı birikimi sonucunda beyin kanaması geçirdi. 55 gün yoğun bakımda kaldılar. İkizine de "kendini kurtarmış prematüre" teşhisi konuluyor. Kızın adı Görkem, erkeğin adı Görkey. Görkem 4 aylıkken onda bazı anormalliklerin olduğunu fark ettim. Kasılmaları olmuyordu, bacakları bükülmüyordu. Selebral Palsi (Beyin felci) teşhisi kondu.
Tüm hayatımız hastane oldu, Görkem oldu. Fizik tedaviye başladığında henüz 6 aylıktı. Kundakta olması gereken bir bebek haftanın 5 günü hastanede fizik tedavideydi. Hayatımın en büyük sınavını yaşadım, en büyük darbesini yedim. Yavrum yürüyebilsin diye hergün dua ettim. Yürümesi bizim için bir hayaldi. 8 yıllık fizik tedaviyle ayak ve bilek ortezlerini takarak yürümeye başladı. Engelli annelerine tavsiyem asla pes etmesinler, umutlarını kaybetmesinler. Lütfen yılmayın, çocuğunuz için elinizden gelen her şeyi yapın. Görkem öğretmen olmayı çok istiyor. Hayattaki en önemli amacım hayalini gerçekleştirmek için elimden geleni yapmak.
Fadik Satılmış: 9 yaşındaki kızım Ravza tekerlekli sandalyeye bağlı yaşıyor. Beynimde kadınlık hormanlarını salgılayan bir bezde tümör olduğunu öğrendim. Ameliyat olursam bir daha çocuk sahibi olamayacağımı öğrendim. Ameliyat olmadan çocuk sahibi olmak istedim. Kör kalma riskime rağmen doğurdum. Kariyerimden, hobilerimden, sosyal hayatımdan her şeyimden vazgeçtim ben Ravza için. İnanın aklımdaki tek şey "Ravza şu an bensiz ne yapıyor? Ona iyi bakılıyor mu?" En ufak bir baş ağrısı bile yaşamak istemiyorum çünkü Ravza'ya tüm gücümle, en iyi şekilde bakabileyim diye.
Bir engelli annesinin en büyük korkusu ölmek değil, çocuğundan önce ölmektir. Bunu yaşamayan anlayamaz. Hayatımdaki en üzüldüğüm gün Ravza'nın "Ben de bisiklet sürmek istiyorum anne ben neden bisiklet süremiyorum?" dediği gündü. Onun en büyük hayali yürümek ve bisiklet sürmek. Çaresizliğin en dibini yaşadım. Biz ailecek her şeyimizi Ravza'ya adadık.
Fatma Zan: 8 yaşındaki kızım Berra Betül engelli. 8 yılımız hastane koridorlarında geçti ama Berra şu an yüzme, resim, mozaik, halı dokuma, drama, müzik kurslarına gidiyor ve hepsinde de gayet başarılı. En büyük hayali milli yüzücü olmak. 40 günlükken sağ elini oynatamadığını fark ettik. Selebral Palsi teşhisi kondu. Sağ elini kullanamıyor. Adını bile bilmediğimiz bir hastalıktı. Ne ile karşı karşıya olduğumuzu bilmiyorduk. İlk duyduğumda çok çaresiz kaldık. Çok ağladık. Hemen fizik tedaviye başladık. Berra'ya iki yaşındayken epilepsi nöbetleri geçirmeye başladı.
Bir yandan sağ elindeki engeli bir yandan da epilepsi hastası bir çocuğum vardı. Dünya başıma yıkıldı. Bu süreci yaşayan annelere en büyük tavsiyem kesinlikle fizik tedavi sürecini çok önemsemeleri. Çünkü fizik tedaviyi bir gün bile bıraksalar engel durumu daha da ilerleyebiliyor. Bir gün doktorumuzun bize söylediği bir söz vardı hiç unutmuyorum "Sizi çok uzun bir süreç bekliyor. Çok yorulacaksınız. Hiç ilerlemiyor, iyileşmiyor sanacaksınız, bıkacaksınız, ama hiçbir zaman bırakmayacaksınız. Ve en sonunda da ödülünü alacaksınız" demişti. Biz ödülümüzü aldık darısı diğer ailelerin başına inşallah.
Aliye Coş: Oğlum Nurullah Salih, 5 yaşında trafik kazası sonrası engelil oldu. Çocuğum benim birtanem. Çocuk gelişimi uzmanıyım. İlkokula başlamasıyla yanında okula refakatçı olarak gidebilmek için mesleğimi bıraktım. Fizik tedaviler ile ellerini ve kollarını eskiye göre daha iyi kullanmaya başladı.Annelerin biraz bilgide seçici olması lazım. Her duyduğuna inanmamalı. Doğru bilgiye ulaşmayı başarmalı. Ama eminim ki tüm anneler isterlerse çocuklarına engelli ya da normal gelişim gösteren olsun fark etmez çok iyi bakarlar.
Yeter ki annelerimiz kendilerine güvensin. Anneler zorda olsa iyi bir anne olmayı başaracaktır.Çocuğumu fizik tedaviye götürebilmek için maddi imkânlarımızı sonuna kadar zorluyoruz. Ben üç çocuk annesiyim, vaktimin çoğunu Nurullah Salih ile geçirdiğim için diğer iki çocuklarımla yeterli zaman geçiremediğimi düşünüyorum. Bunun üzüntüsünü yaşıyorum. Bu konuda kızlarım fedakârlık yapıp bana çok destek oluyorlar. Çocuğumuz zaten engelli kendisini yetersiz hissetmesin diye gitmek istediği yerlere yetişebildiğimiz sürece götürmeye çalışıyoruz. Diğer engelli annelerine sesleniyorum: Pes etmeyin.