03 Aralık 2012, Pazartesi

“Bir kahve daha!” Ama kimden?

Valeria'yı buradan iki saat uzaklıkta, yabancı bir şehirde tanımıştım. Bir ev partisinde… İki yüzyıllık bir evin üç salonuna dağılmış misafirlerin önce rastgele gevezelik ettiği, sonra yavaş yavaş herkesin "eş"lerini bulup kıyıya köşeye çekildiği partilerdendi. Dillerini anlamadığım ama benim anladığım dili de konuşmaya hiç yanaşmayan bu kalabalıktan kaçıp mutfağa sığınmıştım… Mutfaklar "anayurdumuz"dur. Orada yabancılıklar, yalnızlıklar biter… O, uzun ahşap bir tezgâhın ucuna oturmuş dalgın dalgın çatalına makarna şeritleri dolamaktaydı. Beni görünce koyu mavi gözleriyle dimdik bakmış ve "Ben Valeria" demişti; "Spagetti yer misiniz?" Sesi kaygandı; hemen işitmez ve cevaplamazsanız bir daha asla yakalama şansınız olmayacakmış gibi söylüyordu sözcükleri… "Şimdi yaptım. Bence mükemmel, tatmalısınız!" Önce sevimli sandığınız ama o çekip gittikten sonra, sevimli falan değil, çok güzel olduğunu anladığınız türde bir kadındı… Sessizce masaya oturup tabağıma spagetti dolduruşunu izlemiştim. Sonra… Uzun hikâye! (Artık piyasada kalmayan "Bekle Beni, Gelmeyeceğim adlı kitabımdaki "İki Yabancı" adlı hikaye!) Aslında bütün söyleyeceğim şu… Makarna aşktır! Aklınızda bulunsun.

Hava soğuk. Vakit öğleye yakın. Yol zeytinliklerin arasından geçiyor. Ağaçların dibine serilmiş beyaz bir tülü andıran sis yavaş yavaş dağılıyor. Kış güneşi öyle güzel ki! Cama vurup geçen ve alnımı ısıtan güneş ışığı bir el olsun istiyorum o an… Bir el olsun, öpüp başıma koyacak!

Diziler mi? Öyle uzun uzun izleyemem. Ama bakıyorum ara sıra! Muhteşem Yüzyıl'a mı? Hayır! Ezel, Karadağlar ve Behzat Ç. çok daha ilginç diziler ve insanı derinden etkileyen şeyler anlatıyorlar. Behzat Ç. dedim de… Önce Ece Temelkuran'ın dizi üzerine yazısını, sonra da bu yazıya bir itirazı dile getiren Murat Menteş'in "Ergen Emeklilik" yazısını okumalısınız! İnternet ortamında iki yazıyı da bulmak kolay!

İzmir Kaya Thermal&Convention Hotel'de birkaç gün kaldım. (Hop bir dakika! Kötü niyetliler hemen hareketlenmesin! Paramla kaldım, canım öyle istedi ve tesisin benim tanıtımıma ihtiyacı falan yok.) Meraklısı için belirtmek istiyorum. Personel ve servis harika! Ama asıl güzel olanı ne biliyor musunuz? Otelin suyu 38 derece sıcaklıktaki termal havuzlarından açık havada bulunanında yüzmek! Havuzun üzerinde buharlar tütüyor, içerisi sıcak, dışarısı serin, tepenizde kış güneşi!

Hayat az çok yolunda giderken iyi insan görünmek, barışçıl görünmek veya öyle olduğunu sanmak kolay! Ya şartlar değişir ve zorlanırsa… Mesela bir hapishanede gardiyan olsanız, haliniz nice olurdu? Birdenbire sapıtmayacağınıza; otorite manyağı ve şiddet dolu bir insan haline gelmeyeceğinize emin misiniz? Ünlü deneysel sosyal psikolog Zimbardo'nun deneyi bize bu konuda pek hoş cevaplar vermemişti… Deney (The Experiment) filmi Zimbardo deneyinden kalkarak yazılmış bir senaryoya dayanıyor. Sert bir hikâye. Ama meraklısı bu filmi mutlaka görmeli.

Son zamanlarda eskiden pek sevmediğim, hatta gıcık olduğum rock gruplarını yeniden dinlemeye başladım. The White Stripes mesela… Bob Dylan'ın efsane şarkısı "One More Cup Of Coffee"yi artık sadece onlardan dinlemeyi seviyorum.

20/01/11

SON DAKİKA