Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

Körlerin fil tarifi

Kötü yazı yazmak zor iştir.
Tıpkı "kısa yazı" gibi... Kısa yazmak zor, uzun yazmak kolaydır.
Bu söz çarpıcı olmak için, "paradoks" niyetine söylenmemiştir, çilesini çeken bilir.
Türk basını daha da zoru başardı: Her renkten bütün gazetelerde, çok çeşitli yazarlardan tornadan çıkmış gibi hemen hemen aynı yazı çıktı.

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

"Manşetleri" saymıyorum, onlar zaten aynı olacaklardı.
Konu cumhuriyet...
Bu ülkede herkes "kendine demokrat" olduğu gibi, herkes de kendine cumhuriyetçi.
Lakin, körlerin fil tarifi gibi, herkesin cumhuriyet tanımı farklı.
Peki nasıl oluyor da sözbirliği edip aynı şeyleri söyleyebiliyorlar?
Çünkü fikir değil "kalıp" seviyoruz.
Papağanlık seviyoruz. Bizi rahatlatıyor.
Ve de en küçük bir aykırılıktan dolayı "linç edilmekten" de Allah gibi korkuyoruz.

***

Türkiye'de herkes cumhuriyetçidir, cumhuriyetçi olmayan yoktur.
Birkaç, çoğu da rahmetli olmuş "eksantrik mütefekkir" dışında. Onların da hükmü kalmamıştır.
Osmanoğlu ailesi bile cumhuriyetçi!
Ve fakat herkesin cumhuriyetten "anladığı" farklıdır.
Kimi dıngıl "cumhuriyet demek zaten demokrasi demektir" sanır.
Hitler Almanyası'nın, Stalin Rusyası'nın, hatta Saddam Irakı'nın bile birer cumhuriyet olduklarını, buna karşılık İngiltere, İspanya, İsveç, Hollanda gibi en demokrat ülkelerin cumhuriyet olmadıklarını göremez bile...
Kimisi için cumhuriyet Gazi Mustafa Kemal Paşa ile başlar ve orada da biter.
Kimisi için de tam tersine, her şey asıl Atatürk ile başlar.
Kimisinin özlediği bürokrat diktasıdır.
Kimisi cumhuriyetin sosyalizm ile "taçlanmasını" ister.
Kimisi "meşveretçilikten" yanadır.
Öyle ya, İran da kırk yıldır cumhuriyettir.

***

Arkadaşlar, devlet başkanının ya yetkili temsilciler yoluyla (meclis) ya da doğrudan halk tarafından seçilerek geldiği ve başkanlığın "veraset" yoluyla sürmediği (babadan oğula geçmediği) yönetim şekline cumhuriyet denir.
Pardon, o devlet başkanı darbeyle bile gelebilir tabii (Irak gibi, Mısır gibi)...
Cumhuriyet kavramının şapkayla, takvimle, alfabeyle, soyadıyla bir ilgisi yoktur.
Olsaydı, bizim 1923 yılında kurduğumuza cumhuriyet denemezdi. Ortada henüz hiçbir "Atatürk devrimi" yoktu.
"Altı ok" bir cumhuriyet ilkesi değil, partilerden bir partinin programıdır.
Aslına bakarsanız saltanatın kaldırıldığı gün (1 Kasım 1922) cumhuriyete geçilmişti, on iki ay sonra yapılan, yeni devlet biçiminin "tescilinden" ibarettir.
Cumhuriyetin "üretim biçimleriyle" de ilgisi yoktur.
Roma cumhuriyeti, imparatorluğa geçmeden önce de sonra da "köleci" toplumdu.
Komünist Sovyetler Birliği yani bir cumhuriyet yıkıldı, yerine Rusya Federasyonu yani başka bir cumhuriyet kuruldu (demokratik olabilir de olmayabilir de.)

***

Kolaya kaçmayınız, yazılarınız "ilkokul üçüncü sınıf hayat bilgisi dersi" düzeyinden iki tık yukarıda olsun, aldığınız maaşı hakediniz.
Öbür türlü, ayıp oluyor.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA