Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

Hiç kendimizi kandırmayalım

Günay'ın "gitme abi" çığlığını, Buse'nin "kedi sesi çıkarayım köpekler beni bulsun" sözünü asla unutmayacağız... Diyorlar. Diyorum.
İnanmayınız. Elbette unutulacaklar.
Çünkü bu filmi çok gördük, hep gördük.
Her depremde "klasik" ağlaşmalar...
Ölenlere rahmet, kederli yakınlarına başsağlığı, yaralılara acil şifalar...
Bunun ne ölülere faydası var, ne yakınlarına, ne de yaralılara.
Çürük binalar, çürük raporlarına rağmen inatla boşaltılmayan evler... Sonra da Japonya'yla karşılaştırmalar: Onlar ölmüyorlar, biz niçin ölüyoruz?
Ama işin magazin yanı basına tatlı geliyor: Güzel Leyla gelinliğini giyemeden gitti... Yavru kedi mucize eseri kurtuldu...
Bu filmi hep gördük.
Yarın gene göreceğiz.

***

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

İzmir'de binaların ancak yüzde 5'i sağlammış.
Deprem Seferihisar'ı, Bayraklı ve Bornova'yı değil de merkezi vursaydı ölü sayısı binlerle ölçülecekti. Yarın vurmayacağına dair de hiçbir garanti yok.
Büyük bir İstanbul depreminde kabaca 100 bin kişi ölecektir. Özellikle şehrin güney kıyılarında.
Varoş semtleri tekmil yıkılacaktır.
Bunların kanı o kadar çok müteahhit, mühendis ve belediyecinin eline bulaşacaktır ki, kovuşturma bile yapılamayacaktır.
"Toplanma alanı" falan hikayedir.
Cesetler uzun süre kaldırılamayacak, kokacak, salgın hastalık patlak verecektir.
Şehrin üstünde akbabalar dolaşacaklardır.
Kurtulanlar aç kalacaklar, suyu bile zor bulacaklardır.
Bu çapta bir felakete çadır, battaniye falan da hikayedir.
Saf vatandaşlara kaskalladıkları "deprem çantaları" da hikayedir.
Yağma başlayacaktır.
Ve de bir yandan yağmalamak, öbür yandan yağmayı önlemek amacıyla ölmeler öldürmeler de...
Türkiye kim bilir kaç yıl geri gidecektir...
Gebze depreminde, cesetlerin parmaklarından altın yüzüklerini çalmak üzere uzak illerden çete gelmişti.
Milyonlarca lumpen, talana yumulmak üzere hazır bekliyor.

***

Bazı kişiler, "oluruna bırakmayı" çözüm, hatta kaçınılmaz çözüm olarak görüyorlar.
Ama o kadar çok insan ve o kadar çok kelek bina var ki...
İstanbul'da 1 milyon insan ölse, kalan 15 milyon gene bizimle.
Hükümet, çok küçük ölçekte ve henüz yetersiz de olsa bir "dönüşüm" programı başlattı. Birkaç yıldır sürüyor.
Ama bu sefer de muhalefet taş koyuyor.
Cihangir "kentsel dönüşüme" karşıdır.

***

Ne yazık ki elimizden, "dolunaydan oluyor" diyen dıngılları ve "namaz kılmadıkları için böyle oldu" diyen sersemleri kalaylamaktan başka bir şey gelmiyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA