Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

Tabanca çektiler

Biz çocuktuk, Ali Fuat Başgil falan bilmezdik, Cemal Gürsel cumhurbaşkanı seçilince çok sevinmiştik. Öğretmenlerimiz de sevinmemiz gerekeceğini söylemişlerdi. Her sabah bize zorla Osman Paşa Marşı'nı da söyletiyorlardı bağıra çağıra, olur mu böyle olur mu...
Neler olup bittiğini büyüyünce öğrendik.
1961 seçimlerinde CHP yüzde 37.6, AP yüzde 34.8, YTP yüzde 13.7, CKMP de yüzde 14 aldı...
CHP tek başına en yüksek oyu almıştı ama DP'nin "mirasçısı" durumundaki partilerin oyu onu geçiyordu.
Hani şu "Menderes girseydi nasıl olsa kaybedecekti" dedikleri 1961 seçimleri canım!
Onların cumhurbaşkanı adayı yeni senatör seçilmiş Prof. Dr. Ali Fuat Başgil, eh, bürokrasinin adayı da elbette Cemal Gürsel'di. Menderes idam edileli daha bir ay olmuştu.
Eh, bunun da sandıkta bir tepkisi olacaktı tabii...
Başgil havada karada kazanacaktı.
Bu arada orduda yeni bir cunta da kurulmuştu, Silahlı Kuvvetler Birliği... Lideri, Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay...
Bu cunta seçim sonuçlarını da beğenmemişti. İnönü'nün tek başına kazanacağını sanmışlardı. Koalisyona fit oldular.
Başgil seçilirse yeni bir darbe geliyordu. Çok demokratik bir şekilde.
Başgil'i vazgeçirmek için ona tabanca çektikleri rivayet olunur.
"Aday olursanız hayatınızı garanti edemeyiz" dediler.
Lanet olsun dedi, Senato'dan bile istifa etti, evine döndü.
Cemal Gürsel tek aday olarak kazandı. Demokratik şekilde.
Vallahi 1961 Anayasası da, kurulan yeni düzen de çok demokratikti.
AP, 1965 seçimlerini tek başına kazanarak 27 Mayıs'ın intikamını aldı.
Fakat ertesi yıl Cemal Gürsel ölünce, Cevdet Sunay çok demokratik bir şekilde onun yerine geçti. Bu da bir karşı-intikamdı.
Böylece ta 1971'e kadar darbe yapmaya gerek de kalmadı.
Bu arada biz de büyümüştük, Süleyman Demirel'e küfür ediyorduk.
Bize öyle öğretmişlerdi.

***

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Vesayet, Gürsel ve Sunay'dan sonra Korutürk ve Evren'le sürdü.
Bürokrasi, vesayeti de yeterli görmüyor, cumhurbaşkanlığı makamına doğrudan el koyuyordu. Tarafsız ya!
Ahmet Necdet Sezer, bürokrasinin bu konuda son çırpınışıdır.
Sivillerin zavallılığı da ancak "Faruk Gürler olmasın da Fahri Korutürk olsun" ya da "asker bürokrat olmasın da sivil bürokrat olsun" diyebilmeye yetiyordu.
Gerçekten de her şey çok demokratikti vallahi...
Ama biz bu adamların hiçbirine "sözde" demedik.

***

Yavuz Donat yazınca ben de bunları düşündüm.
Yavuz Ağabey'i okuyun, melek sandığınız bazılarının şeytan, şeytan sandığınız bazılarının melek olduğunu öğreneceksiniz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA