Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

İç ve hiç

Önce şaşırdım, Bedri Baykam da Muharrem İnce'nin yanına kaydı sandım...
Öyle ya, CHP'de o kadar ezildi ki... Başkan olmak istedi, yapmadılar çocuğu...
Bir tüzük hazırlamış.
Bu bir "demokratik dijital devrim" tüzüğüymüş.
"3 D" programı...
Emrehan Halıcı bile bu kadar iddialı konuşmamıştı, ama o Ecevitçi'dir.
Peki nasıl olacakmış bu dijital devrim?
Dijital olduğuna göre herhalde bilgisayarda olacak. Abuzer Kadayıf da "her şey çok digital" diye yakınıyordu.
"Üyelerin dijital dünyaya daha uyumlu hale getirilmesi" isteniyormuş.
Emekli Ankara memurları için zor ama denesinler.
Böylece halkla siyaset doğrudan buluşacakmış, hani EBA gibi bir şey...
Bu sayede üyeler ilçe başkanını, belediye başkanını ve hatta genel başkanı kendileri seçebileceklermiş (oturdukları yerden)... Demek ki kurultaya murultaya gerek kalmıyor... Ya da "sanal kurultay" yapacaklar, o zaman adayları neyin kapısına oturtacakları da mesele olmaktan çıkıyor, herkes kendi evinin memişhanesine.
Baykam her türlü aday için genel merkeze ancak "yüzde 3'lük" bir kontenjan tanıyor.
Üst üste iki kere seçim kaybeden genel başkan da "gidecekmiş"...
İnönü üst üste beş kere kaybetmişti, belediyeleri saymıyoruz.

***

Amaç elbette bir punduna getirip Kılıçdaroğlu'ndan kurtulmak.
Ama Muharrem İnce gibi de partiden kopup ofsayta düşmemek.
"Ağır abiler" Altan Öymen, Hikmet Çetin ve Murat Karayalçın elbette mutlu olmuşlardır.
Ama CHP'de bir şeyin değişmeyeceğini de bilirler.
Baykam, Kılıçdaroğlu'ndan randevu istemiş (o mektup yazmıyor bazıları gibi), tüzük taslağını kendisine sunacakmış. En çok buna güldük.

***

Bir türlü göremedikleri şudur:
Bütün bunlar "partinizin içini" ilgilendiren meseleler.
Bize ne kardeşim başkanınızı Facebook'ta mı seçtiniz, Instagram'da mı seçtiniz?
Tüzük değişikliği yaptık yapacağız diye oy istenmez.
Meseleniz, Türkiye'nin taş çatlasa dörtte birini ilgilendiren bir meseledir.
Ki onların da çoğunun "aman parti içi demokrasi" diye yanıp tutuştuğunu hiç sanmayız.
Yılmaz Ateş'in o çok fiyakalı "ulusal birlik kadro hareketi" de "halka çözüm önerelim" deyip duruyor ama o çözümlerin neler olduğunu bir türlü bulup da söyleyemiyor.
Tıpkı Muharrem gibi.
Yok, tövbe, Muharrem iktidar gelince "senato" kuracakmış.
1961'in "kurucu bürokratları" da bunu çözüm sanmışlardı.
1982'nin daha başka bürokratları ortadan kaldırdılar.
Demek ki cancağızım, yeni şeyler söylemek lazım.

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA