Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Sabır ve sağlam bilgi

Aylar sonra aziz bir dostun cenazesinde bir araya gelmiş dört arkadaşız...
Birbirimize anlatacak çok şeyimiz var...
Farkındayız...
Tam o sırada içimizdeki keder dalgalarına uyup susmak belki daha doğru...
Lakin ya bir daha hiç bir araya gelemezsek?
Geleceksek de kim bilir ne zaman ve kaç eksikle!
Birbirimize doğru başlarımızı uzatarak konuşmaya çalışıyoruz.
Maskeler her cümlemizi mırıldanmaya dönüştürüyor.
Boyunlarımız bükülüyor.
Kulak vermek için sırtımıza kambur bir şekil veriyoruz.
Genç bir polis geliyor, uyarıyor.
Sosyal mesafeye uyalım lütfen! O da cemaate bu uyarıyı yapmaktan sıkılmış belli ama çok da haklı.
Toparlanıyoruz hemen.
Kelimelerimiz sentetik dokumaya çarpıp sönüyor. Hele o mesafe var ya...
Sadece sosyal falan değil...
Bir tünel gibi artık; uzadıkça uzuyor, sonu gelmiyor.

***

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Şimdi böyle bir hayat döngüsünün içinde köşemde bir şeylerden bahsedeceksem...
Ne yapmalıyım?
İmamoğlu, Kılıçdaroğlu, o, bu, şu...
Böyle yazıp idare etsem mi?
Niye olmasın!
Hatta benim şu sayıklamalarımdan daha çok okunur.
İyi de, bu gündelik politik oyalanmacalarla nereye kadar idare edebiliriz ki?
Ben bu satırları yazarken mesela...
Çalan bütün telefonların öteki yanında küçük esnaf, lokantacı, kafeci var.
Bu kez borçların altından kalkamayız diyorlar. Konuşmalarından anlaşılıyor: Geçim endişeleri virüse yakalanma endişesini bir günde aşıverdi..
Dolayısıyla...
Ben de aktörlerin politikası üzerine yazma konusunda affımı rica ediyorum.
Çünkü toplum ve insan olarak büyük bir imtihanın içinden geçiyoruz.
Artık yazmamız gereken ciddi meseleler var.
Geleceğe hazırlık, toplumsal dönüşüm ve insan üzerine düşünüp yazmaya mecburuz.
Kaybedecek vaktimiz yok.

***

Aklıma daha nisan ve mayıs aylarında yazdıklarım geliyor.
Pandemi tamam!
Ama bir de plandemi var, demiştim...
Yeryüzü sakinlerini kabaca ikiye ayırmak üzere çalışan bir büyük hesap bu...
Oligarşik seçkinler ve devletlerden geçinmeli kitleler...
Yani küçük işletmecilik için çanlar çalıyor.
Devletler bu gidişi durdurmak için çok çırpınacaklar ama başaracaklar mı?
Bilemiyorum.
Sistem, virüsü yıkım silahı olarak kullanıyor.
Kendini böyle değiştirmeyi kafasına koymuş belli ki...
Umutsuzluğa kapılmak olmaz.
Zor, fakat bu günlerin en hakiki ilacı sabır...
Ve ucuz malumata teslim olmak yerine sağlam bilgiye yaslanmak gerek.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA