Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Yaşasın ve yaşatılsın Cumhuriyet!

Çocukluğumdan beri bugünü merak etmiştim. Acaba Cumhuriyet 100 yaşına geldiğinde ben nerede, nasıl olacaktım? O kadar ömrüm olacak mıydı? Dahası... Cumhuriyet'in o kadar ömrü olacak mıydı?..
50'nci yılda daha ilkokul öğrencisiyken düşünmüştüm bunu. Yaşarsam, 100'üncü yılda tam 60 yaşında olacaktım.
Ne mutlu bana ki yaşadım. Yaşadıkça da anladım: Ben ve benim gibi vatan aşıkları oldukça Cumhuriyet de ilelebet payidar kalacaktır!..
Bugün ne kadar tören yapsak da bu milletin bir asırda başardıklarını anlatamayız. Zaten Cumhuriyet de sadece tören yapmakla, bayrak sallamakla, nutuk atmakla kutlanmaz. Cumhuriyet, Aziz Atatürk'ün ayak izlerine basarak, onun gösterdiği muasır medeniyetler seviyesine ne kadar yaklaştığımızı idrak ederek kutlanır.
mhuriyet'in 50'nci yılında etrafıma baktığımda beni gururlandıracak sadece Boğaziçi Köprüsü vardı. Peki ya şimdi? İstanbul'un iki yakası üç köprü ve bir tüp geçitle bir araya geldi. 1915 Çanakkale Köprüsü ve Osman Gazi Köprüsü ile birlikte yollar kısaldı, ömürler uzadı. Anayurdu duble yollarla ördük dört baştan. Otoyollar, viyadükler, tüneller, barajlarla çağ atladık. Hızlı trenlerle şehirleri birbirine yaklaştırdık. Avrupa'nın en büyük havalimanını inşa ettik. Yerli savaş uçağımızı, insansız muharebe uçağımızı, İHA'mızı, SİHA'mızı, eğitim uçağımızı, savaş ve taktik helikopterimizi, tankımızı, dünyanın ilk çok amaçlı SİHA gemisini, balistik füzesini, milli hava savunma sistemini, otomobilini, nükleer santralini yaptık. Yıllardır bizden esirgenen kendi toprağımızdaki petrolü, doğalgazı çıkarttık. Edebiyatta, bilimde NOBEL ödüllerine ulaştık. Başta voleybol ve basketbol olmak üzere pek çok branşta sporun zirvelerine abone olduk. Dünyada sözü geçen, her global krizde çabasına başvurulan, sadece bölgenin lider ülkesi olmakla yetinmeyip yeni çağda süper güç olmaya aday bir ülke haline geldik.
İşte Cumhuriyet böyle kutlanır.
Ne mutlu Türk'üm diyene...

TOGG'u test ettim
Konya ziyaretim sırasında Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay'ın makam aracı olarak kullandığı Anadolu kırmızısı rengindeki TOGG'u test etme imkanı buldum.
Beni en çok etkileyen, aracın hızlanma süresinin kısalığı oldu. Yolu boş bulduğumda biraz gaza yükleneyim dedim. Aman Allah'ım, bu nasıl bir ivmelenmedir? Hani yol biraz daha açık olsa Konya Havalimanı kulesinden kalkış izni isteyeceğim, o kadar yani..
İçerisi öyle konforlu ki, insan eve çıkmadan geceyi otoparkta TOGG'un içinde geçirmek istiyor. Bir ön panel ki, sanki NASA mühendisleri tasarlamış. Araç sizle konuşuyor. Her mekanik durumu anında size iletiyor. Kapalı devre kamera sistemiyle araç içinde kendinizi görüntüleyebiliyor, bu görüntüyü dilediğiniz cep telefonu ya da tablete aktarabiliyor, hatta canlı yayın yapabiliyorsunuz. Özellikle, sürekli güneşliği indirip oradaki aynadan nasıl göründüğünü kontrol eden hanım sürücüler bu özelliği çok sevecek.
Tabii TOGG'un dezavantajları da var. Haydi onları da sıralayayım:



Türk mühendisleriyle gurur duymaktan kabaran koltuklarınız yüzünden ilk bir kaç dakika kollarınızı hareket ettiremiyorsunuz.
Araç yolda size fazla iş bırakmadığı için direksiyon başında uyuma riskiniz var. (Ama şerit takip ve yorgunluk uyarı sistemleri buna da mani oluyor)
Otomobil öyle sessiz ve rahat ki, hız limitlerini aşmanız ve radara takılmanız an meselesi. Aracı almaya karar verdiğinizde aylık 30 bin liralık trafik cezası fonu ayırmanız gerekebilir.
Sizi selamlamak, fotoğraf çekmek isteyenler yüzünden yolda dikkatiniz dağılıyor. Araç size kendinizi yıldız gibi hissettirip, kibre kapılmanıza sebep oluyor.
Tesla'lar dikiz aynanızda giderek küçülürken biraz mahcubiyet ve suçluluk duygusu hissediyorsunuz.
Kullandıkça beklentiniz artıyor. "Acaba bundan bir tane almadan önce çamaşır ve bulaşık yıkayabilen modelinin çıkmasını da beklesem mi?" diyorsunuz.
NOT: Bir saatlik test sürüşüm sonrasında bana eşlik eden makam şoförü arkadaşın kulağına eğilip, teklifte bulundum: "İşinden sıkılırsan haberim olsun..."

Gaf'let kürsüsü
CHP'li Avcılar Belediyesi'nin sözde Cumhuriyet etkinliğinde Türk Bayraklı kadınların Arap müziği eşliğinde göbek atıp, gerdan kırması, partinin Atatürk ile bağını tamamen koparmış olduğunun hazin bir belgesiydi.

Zap'tiye
Asın bayrakları... Sadece balkona, pencereye değil... Yüreklere de... Asın ki, 100 yıl önce olduğu gibi mazlum ülkeler feyz ve cesaret alsın...

Ne demiş?
"Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır." (Mustafa Kemal Atatürk)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA