Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BASRİ YALÇIN

Biz böyleyiz

Toplumun büyük çoğunluğu Ayasofya'nın ibadete açılmasını bayram havasında kutlarken ciddi hazımsızlık çeken bazı marjinaller hala tuhaf işler peşinde. Durduk yere anlamsız tartışmalar açarak kutuplaşma yaratılmak isteniyor. Bunlara kulak asacak değiliz. Nesiller boyunca hasreti duyulan bir mabede kavuşmanın verdiği mutluluğu bozamazlar. Ancak meseleyi linç yoluyla halletme eğilimine de bir iki laf etmek gerek.
Millet bir bütün olmuş şükür duaları ederken onlar Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'a saldırmakla meşguldü. Yok efendim hutbeye neden kılıçla çıkmış? Acaba Atatürk'e mi lanet etmiş?
Gerçi Erbaş konuya dair çok doğru bir açıklama yaptı. Vakıf malına yönelik hassasiyeti ve vakıf geleneğimizde bulunan bir ilkeyi ortaya koyduğunu söyledi. Hala bunun üzerinden şamata koparmak ve alınganlık üretmek anlaşılır gibi değil.
İlla ki dönüp dolaşıp bir şekilde konuyu Atatürk'e getirdiler. Halbuki Ayasofya'nın açılışına koşanlar arasında bu konuyu hiç kimse açmıyor. Özenli bir dil bilerek tercih ediliyor. Kimse Ayasofya'nın neden müze yapıldığı konusunu deşmek peşinde değil. Eski defterleri kurcalamak kimseye bir fayda vermez. Asıl derdimiz hayırlı sonuçlara bakmak olmalı. Ortada üzücü bir durum vardı ve şükürler olsun düzeltildi. Maksat üzüm yemek. Bağcıyı dövmek değil. Ülkenin büyük bir çoğunluğu böylesi bir hassasiyet gösterirken birilerinin bunu bile bastırma çabası ayıptır. Ne istiyorlar? Diyanet İşleri Başkanı ilkeleri dile getirmesin mi? Yanlışlara işaret etmesin mi? Ortada kişisel bir hakaret falan söz konusu değil. Kaldı ki, Erbaş'ın dile getirdiği ifadeler neredeyse bütün vakfiyelerde bulunuyor. Atatürk üzerinden bir alıngan devşirmenin kimseye faydası yok.
Kılıç meselesine gelince, ne olacaktı ki? Ne bekliyordunuz? Tabii ki kılıçla çıkacak. Ayasofya fethin sembolüdür ve Fatih'in kılıcının mirasıdır. Kılıçla alındığını dünya aleme göstermek İslam dünyasının en büyük şeref nişanlarından biridir. Fatih o kılıçla Roma'nın başkentini fethetmiş ve kendini Roma'nın da devamı olarak görmüştür.
Kurtulun artık bu eziklik zihniyetinden. Dünya tarihine bir bakın. Büyük devletlerin tam da böylesine gelenekleri vardır. Hutbe de Sultan adına sol elde kılıçla okunur. Nasıl dünyanın tüm milletleri kılıçla var olduysa bu millet de kılıca dayanarak yaşamıştır. Kimse kusura bakmasın. Bu ülkenin geçmişi şanla şerefle doludur. Ve bizler bununla gurur duyuyoruz.
Evet kimseden özür dilemeyeceğiz. Kılıçla almış atalarımız. Kılıçla korumak da bizim boynumuzun borcudur. Ayasofya sıradan bir bina değildir. Sadece bir tarihi eser değildir. İmparatorlukların kalbidir. Roma'nın da kalbiydi. Osmanlı'nın da... Artık Türkiye'nin de kalbidir.
Burası artık büyük güçlerin baskıyla yönettiği bir ülke değil. Kendi egemenlik haklarını kendi bileğine güvenerek savunan bir ülke Suriye'de, Libya'da, Akdeniz'de yaptığını Ayasofya'da da yapmıştır.
Biz çok memnunuz. Bu dinden bu tarihten bu geleneklerden rahatsız olanlar için de elimizden çok şey gelmez. Onları rahatlatmak için kendimizi inkâr etmeyeceğiz. Nesillerin beklentisi gerçek oluyor. Devlet toparlanıyor. Ülke kendine geliyor. Hayırlı olsun. Allah doğru yoldan ayırmasın.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA