Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BASRİ YALÇIN

Biden dönemi başlıyor

Biden, Beyaz Saray'a girdiği gün 17 adet başkanlık kararnamesi imzaladı. Trump döneminin tüm etkisini ortadan kaldırmaya yönelik iyi planlanmış bir görüntü. Göreve hızlı başladığını göstermek için atılmış bir adım. Zaten destekçileri de Biden'dan bunu bekliyor. Trump dönemini hatırlamak dahi istemiyorlar. Hızla Amerika'yı, Trump öncesi döneme taşımak istiyorlar.
Birçok önemli gazete ve dergide "Enkaz devraldık" havası verilmiş. Biden'ı elinde temizlik malzemeleriyle çizenler bile var. Amerikan basınında uzun süredir Trump'ı yaramaz bir çocuk gibi tarif etme alışkanlığı da var. Bir dergi, Oval Ofis'i bir çocuk tarafından dağıtılmış olarak resmetmiş ve Biden'dan ortalığı toplamasını bekliyor.

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz


Siyasi hedefleri muğlak
Aslına bakarsanız soyut anlamda ne istediklerini çok iyi biliyorlar ama somut olarak aynı şeyi söylemek zor. Hadi diyelim ki, Obama dönemine geri dönüşü hayal ediyorlar. Fakat Obama döneminin şartları ile bugünün şartlarını aynı sanıyorlarsa büyük bir yanılgı içinde olduklarını söyleyebiliriz. Dahası, Obama döneminin son iki senesi de ciddi sorunlara sahipti. Birçok hamle yarım kalmıştı. Ve nasıl çözüleceğine dair bir kanaat de yoktu.
Özellikle uluslararası arenada Obama siyaseti çökmüştü ve zamana oynuyordu. Uluslararası kurumlar, Amerika'nın askeri ve siyasi varlığı olmadan beklenen etkinliği üretemediği gibi çözülme sürecine girmişti. Mesela, Cenevre alternatif olarak doğan Astana süreci, Obama dönemindeydi. Bu küçük bir örnek. NATO üyeleri arasındaki güvensizlik de Trump döneminden önce başlamıştı.

Yöntemleri hiç belli değil
Rusya yayılmacı dış politikaya geçtiğinde Obama idaresi ona bile sessiz kalmıştı. Avrupalı ülkeler o tarihlerde de terk edildiklerini hissediyordu. Şimdi Biden, İklim Anlaşması'na geri dönüyor olabilir. İran'la nükleer müzakereleri başlatarak sorumlu bir hegemon rolü oynama numarası çekiyor olabilir. Ancak bunlar, dünya siyasetinin içinde sadece küçük meseleler. Asıl önemli olan Rusya ve Çin gibi aktörlere karşı nasıl bir tutum takınılacağı ve ne tür araç ve yöntemlerin devreye sokulacağı. Şimdilik bunlar hakkında genel bir iyimserlikten başka bir alamet yok.

Bürokratik düzeyde gerilimlere devam
Tahminim odur ki, Amerika'daki siyasi iradesizlik dönemi devam edecek. Bu da çok mutlu olunacak bir haber değil. Çünkü maalesef atanan ve atanacak bürokratların neredeyse tamamı Türkiye karşıtlığının bayraktarlığını yapar cinsten. Siyaset zayıflığını sürdürdükçe bürokrasi, Türk- Amerikan ilişkilerinde sıkıntı yaratma kapasitesine sahip olur. İlişkilerin genel seyrinde kritik pozitif değişimler kurgulama şansı zayıflar.
Zaten Blinken'in yaptığı açıklamadan, Türkiye ile ABD arasında ne tür bir ilişki kurulacağını kabaca anlamış olmanız gerek. Türkiye'yi "sözde müttefik" olarak tarif eden bu isimlerle çok da güzel günler bizi beklemiyor. Ama Türkiye'nin güvenliği anlamında çok büyük sıkıntılar yaratabileceklerini de düşünmemek lazım.
Bence hesap basit: Türkiye'ye ekonomik baskı uygulayıp içeride Millet İttifakı'nı destekleyip Erdoğan'dan kurtulmak hâlâ tek plan. Bu zamana kadar işlerine yaramamış olsa da yine aynı yöntemleri takip edeceklerini görmek için müneccim olmaya gerek yok.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA