Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HİLAL KAPLAN

Açık konuş, derdini anlayalım

"Hiçbir şey, apaçık ortada duran kadar aldatıcı değildir."
Sherlock Holmes'un klasik sözlerindendir. Suç öğelerini göz önüne, alelade bir şeymiş gibi saklamanın aldatmacanın en üst seviyesi olduğunu anlatır. Modern polisiyenin 'babası', Edgar Allen Poe'nun ünlü "Çalınan mektup" eseri, bu motto üzerine kuruludur.
Ama maalesef konumuz edebiyat değil. Suç unsurunu alelade bir şeymiş gibi dile getiren CHP'li yetkililer...
Zira bu artık bir nevi gelenek oldu. CHP yetkilileri, iktidar olurlarsa nasıl suç işleyeceklerini kamuoyu önünde defaatle tekrar ediyorlar. Fakat cılız birkaç ses dışında tepki bile görmüyorlar. Böylelikle suç sadece aleladeleşmiyor aynı zamanda alenileşiyor. Onlar da gemi azıya alıp, her seferinde 'çıtayı' biraz daha yükseğe taşıyorlar.
Çıtayı zirveye taşıyan elbette "Gandi Kemal" olmuştu. Ne demişti: "Böyle bir başkanlık sistemini kan dökmeden bu ülkede gerçekleştiremezsiniz" demişti. Bugün kaçınız hatırlıyor?
Ama "Kanlı mı olacak, kansız mı" dersem, aklınıza kimin geldiğini biliyorum. Çünkü günlerce manşetlerde yer aldı, korku efektleri eşliğinde programlar yapıldı, zihinlere nakşedildi. Üstelik merhum Erbakan, o sözün kaynağının kim olduğunu şöyle açıklamıştı:
"Biz mahalli seçimlerde Ankara Belediyesi'ni aldık, İstanbul Belediyesi'ni aldık, Konya Belediyesi'ni aldık. Bu belediyeleri aldığımız zaman CHP yollarda yürüyüşler yaptı. 'Biz Ankara Belediyesi'ni kanımız aksa dahi Refah Partisi'ne vermeyiz' dediler. Bu söz benim sözüm değil, bu nümayişi yapan CHP'lilerin sözüdür."
Gelelim diğerlerine... Mesela dönemin CHP Genel Sekreteri ve Milletvekili Gürsel Tekin ne demişti:
"8-9 Haziran'da ilk işimiz bu kirli gazetelerin tamamına el koymak olacaktır. Sadece el mi koyacağım, buna bulaşmış bütün iş adamlarından hesabını soracağız."
7 Haziran seçimlerini kazandıkları takdirde hem hükümet yanlısı gördükleri tüm medyayı susturacağını ve tasfiye edeceğini ilan etmiş hem de diğer tüm gazetelerde olduğu gibi sermaye sağlayanları da ucu açık biçimde tehdit etmişti. Ne oldu, yaprak kımıldadı mı? "Sevgi, barış, kardeşlik" dediklerinde, "kutuplaştırmayacağız" dediklerinde de bir kısım seçmen afiyetle yedi. Yarasın.
Şimdiki CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke de Tekin'den aşağı kalmak istememiş olacak ki canlı yayında şu sözleri sarf etti:
"Özel sektör dediğiniz Türkiye'deki bütün kaynakları rantla yemiş olan beş şirketten bahsediyorum. Ne müzakeresi yapacağız? Müzakere falan yok. Buraya yazacağız: 'Bunlar artık kamunundur' diyeceğiz ve devam edeceğiz."
Biyografisine baksanız ondan liberalini, Amerikancısını, serbest piyasacısını bulamazsınız ama Selin Hanım anlaşılan "devlet" deyince kırmızı görmüş boğaya dönenlerden.
Sadece devlete iş yapan şirketlerin başında Baykar geliyor mesela. Böke'nin kast ettiği şirketlerden biri Baykar mıdır? Baykar, ürettiği İHA ve SİHA'larla Türk savunma sanayiini ayrı bir seviyeye taşıdı. Ne yapsın Baykar, Türk Devleti için çalışmasın mı? Nedense Böke gibiler, askeriyemiz basit bir tank modernizasyonu için İsrail'in kapısında, drone almak için Amerika'nın kapısında beklerken sorun etmez. Ya da Fransız veya Alman otomobil markalarının montajcısı olmakla yetinen şirketleri de sorun etmez. Ancak yerli otomobil için elini taşın altına koyanlarla olur. Nitekim hedef gösterdiği şirketler içinde "beş babayiğit"lerden olan da bulunabilir.
Böke'ye tavsiyem, derdin ne, hangi şirketlerin bu ülkeye hizmeti sana battı, daha doğrusu hizmet ettiğin devlete battı, onu cesaretin varsa açıkla; derdini tam anlayalım.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA