Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HÜLYA GÜLER

Dünyayı soğutmak!

Yıllardır izlediğimiz bilim-kurgu filmlerindeki uçan arabalardan ve ışınlanmaya kadar giden birçok imkândan önce, iklim felaketleriyle karşılaşmamız ne büyük hayal kırıklığı oldu öyle değil mi? 1900'lerin başından bu yana yazılmış bilim-kurgu romanları ve 70'lerden sonra da bu kitaplardan alınan ilhamla çekilmiş filmleri izleyen/ okuyan nesil olarak nedense iflah olmaz bir iyimserlik içindeydik.
Hepimiz dünyanın daha güzel ve hayatın da daha kolay olacağına inanıyorduk.
Oysa daha pandemiden önce Avustralya'da aylarca devam eden orman yangınları vardı. Ama bunlar bölgede yaşayanlar hariç dünyanın geri kalanı için sadece bir haberdi. Sonunda bu yaz, dünyanın hemen her yerinde şahit olduğumuz sel ve yangınların ardından küresel iklim değişikliği nihayet kendine geniş kitlelerin gündeminde yer buldu.
Bu, umut verici. Ama son günlerde dikkatimi çeken farklı bir tartışma var ve bu biraz endişe verici. Dünyayı soğutma fikrinden söz ediyorum. Evet, tam da yazdığımı gibi; Dünyayı soğutmak!
"Madem dünya ısınıyor o halde biz de soğutup, olası felaketlerden korunalım." Söylenen bu. Bilim insanları elbette meseleyi bu kadar basit ele almıyorlardır ama neresinden tutarsanız tutun hedef bu.
Bu fikir o kadar popüler ki dünyanın en zenginlerinden Bill Gates ve hatta dünyanın en iyi üniversitelerinden Harvard'ın bile projeleri var.
Dünyayı soğutma konusunda şimdilik üzerinde durulan solar jeomühendislik yöntemlerinden biri stratosfere yansıtıcı aerosoller yerleştirerek güneş ışınlarının bir kısmını dünyanın dışına yansıtmak. Okyanusların belirli bölgeleri üzerinde bulunan alçak bulutların yansıtıcılığını arttırmak da bir başka soğutma yöntemi olarak değerlendiriliyor. Dünyayı ısıtıcı bir etkiye sahip olan Sirrus bulutunun inceltilmesi jeomühendislerin tartıştığı fikirler arasında.
Bill Gates'in de destekleği, Harvard'lı bilim insanlarının projesi kapsamında ise stratosfere kalsiyum karbonat, diğer bir deyişle kireçtaşı püskürtülmesi düşünülüyor. Henüz deney aşamasındaki SCoPeX (Controlled Stratospheric Perturbation Experiment) projesi, stratosfere salınan bu tozla güneş enerjisinin bir kısmını uzaya yönlendirerek küresel ısınmayı yavaşlatmayı hedefliyor.
Hatta İsveç'te geçen haziran ayında ilk deneme fırlatması yapılması planlanıyordu.
Ancak bilim insanlarının sonuçlarının tam olarak kestirilemediği böylesi bir deneye itiraz etmeleri sonucunda fırlatma 2022'ye ertelendi.
Tüm bunlar bana güneşten korunmak zorunda kalan dünyanın daha uzağa taşınma macerasının anlatıldığı The Wandering Earth (Göçebe Dünya) filmini anımsattı. Çin yapımı filmde insanlar dahiyane (!) bir fikirle dünyayı güneşten uzağa taşımaya kalkışıyorlar. Dünyayı yerinden oynatıp güneşten daha uzağa taşımaya kalkışan dünyalılar, yeryüzü buzlarla kaplanınca yer altında yaşamaya başlıyorlar. Üstelik Jüpiter'le çarpışma tehlikesiyle karşı karşıya kalarak. İklim değişikliğinde şu ana kadar kötümser senaryonun yaşandığını düşünürsek, bilim dünyası etkili çözümlere odaklanırken acaba bizler de dünyayı soğutmak yerine daha yeşil ve daha temiz tutmaya mı hedeflesek?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA