Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HÜLYA GÜLER

En insafsız dayatma: Kusursuz Güzellik

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Cuma günü KADEM'in, Kültürel Kodlar ve Kadın başlıklı, 5. Kadın ve Adalet zirvesine katıldım. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan ile birlikte katıldığı zirvenin açılışında çoğunluğunu kadınların oluşturduğu salonda büyük bir coşku vardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başörtüsü mağduru kadınlarla adeta dertleştiği konuşmasının sık sık alkışlarla kesilmesi dikkat çekiciydi. KADEM Mütevelli Heyeti Başkanı Sümeyye Erdoğan Bayraktar ve KADEM Başkanı Dr. Saliha Okur Gümrükçüoğlu ise sadece Türkiye'de değil, tüm dünyada kadınların yaşadığı ayrımcılıklara vurgu yaptılar. Her iki isim de konuşmalarında giderek daha şiddetli hissettiğim ama bir şekilde de tam ifade edemediğim bir gerçeği gündeme getirdiler: "En insafsız dayatma kusursuz güzelliktir."
Evet, bugün hangi ülkede olursa olsun (ve hatta bana kalırsa gelişmiş ülkelerde biraz daha ağır bir şekilde) kadınlar, kusursuz güzellik dayatması ile karşı karşıya. Bu tespite itiraz edecek kadın yoktur diye düşünüyorum. Baskı alanlarından biri olarak son dönemde öne çıkan sosyal medyanın dünyanın her yerinde genç kızları nasıl bir mutsuzluğa sürüklediğini hepimiz biliyoruz. Modern dünyanın, küreselleşen kültürün, kadınlar üzerinde büyük bir baskısı olduğunu vurgulayan Sümeyye Erdoğan Bayraktar da "Güzellik baskısı veya hem çalışacaksın hem evine bakacaksın, her anlamda mükemmel olacaksın" sözleriyle hepimizin farkında olarak ya da olmayarak nasıl da bu baskılarla yaşadığımızın altını çizdi.
Saliha Okur Gümrükçüoğlu ise KADEM'i kurarken gördükleri problemlerden birine dikkat çekti: "Türkiye'deki kadın temsilinin tek sesli oluşu." Bütün kadınları kuşatan, düşüncesi, inancı, yaşam tarzı ne olursa olsun, kadının yanında duran bir oluşumun, özellikle bu ülkenin geleceği için ne kadar gerekli olduğunun altını çizdi. Ve bu sebeple kadınları ayrıştırmayan, kadın ve erkeği birbirinin karşısında konumlandırmayan bir hak mücadelesine öncülük ettiklerini söyledi. Saliha Okur Gümrükçüoğlu daha sonra sözlerini şöyle sürdürdü: "Varoluşta eşitlik ilkesini bozacak olan her türlü düşünce, sistem ve geleneği, 'insan hakkı ihlali' olarak görüyoruz. Tüm kültürlerdeki insani değerlere sahip çıkıyor, norm dayatıcı kültürel kodlardan kaynaklı ayrımcı uygulamaların, kadının insanlık değerinin önüne geçemeyeceğini düşünüyoruz."
ABD'den, Nijerya'ya, Ürdün'den Avustralya'ya 17 ülkeden 25'in üzerinde kadın konuşmacının yer aldığı 2 günlük zirveden tek bir mesaj vermem gerekirse; kadınlar dünyanın her yerinde ama her yerinde norm dayatıcı kültürel kodlarla ayrımcılığa maruz kalıyor.
İşte bu nedenle farklı ülkelerden kadınların yer almasına özellikle özen gösterilen zirvenin açılış filminde paylaşılan rakamlar bu ayrımcılığı yüzümüze bir kez daha çarptı:
Mevcut ilerleme hızıyla Avrupa'daki kadın erkek ücretlerinin eşitliğini sağlamak 60 yıldan uzun sürecek.
Mevcut hızla üst yönetimde cinsiyet dengesine 130 yıl daha ulaşılamayacağı öngörülüyor.
2021 yılında dünyada yaklaşık 50 milyon kadın can güvenliği olmadığı için evini terk etmek zorunda kaldı.
2021 yılında 127 milyondan fazla kız çocuğu eğitim hakkından mahrum kaldı.
Dünyada ortalama her 11 dakikada bir kadın veya genç kız aile fertleri tarafından öldürülüyor.
Ve filmden son bir tespitle bitirelim: Kadınların adil muamele gördüğü ülkeler daha mutludur.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA