Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Bu muhalefetse sabotaj ne?

Cumhurbaşkanı Erdoğan dün Türkiye'nin dış politikadaki hamlelerini ve muhalefet cephesinin bu gelişmeler karşısındaki tutumunu samimi bir şekilde sorguluyordu:
"Türkiye neden Suriye'de, neden Libya'da, neden Afrika'da, Doğu Akdeniz'de, Kafkasya'da, Balkanlar'da diyorlar. Soruları tam tersinden soralım. Türkiye tamamen çekilirse, Suriye bir anda barışa huzura, özgürlüğe mi kavuşur? Türkiye oradaki oyunları görmez ise Irak'ta her şey normale mi döner? Libya'da Türkiye olmaz ise darbeciler, yönetimi meşru hükümete mi bırakır? Libya'da darbeciler köşelerine çekilip ülkenin yönetimini meşru idareye mi bırakır? Fransa başındaki kifayetsiz muhterisin savrulmalarından kurtulur mu? Mesela AB, Türkiye tüm haklarından feragat ederse, uzun süredir uyguladığı çifte standarttan vazgeçerek sözlerini tutmaya mı çalışacak? Mesela bu ülkeler çekip gidecekler mi?"
Erdoğan, cevapları geride bıraktığımız son yüzyılda defalarca verilen bu sorulara "samimi bir evet" yanıtı verilirse, "izlediğimiz politikayı gözden geçirmek vacip hale gelir" diyor.Ve ekliyor:
"Küçük bir kesim dışında aklı başında olup da bu sorulara evet cevabı verecek kimseyi Türkiye'de görmedim, tanımadım, duymadım."

***


Peki ya siz?
Oy verdiği parti hangisi olursa olsun, Suriye, Doğu Akdeniz, Libya ve Ege'de Türkiye'nin tezlerinin haklılığına ve atılan adımların rasyonelliğine dair elle tutulur bir itirazda bulunana rastladınız mı?
ABD, Rusya ve Fransa gibi sınırı olmayan ülkelerin terörü yerleşik hale getirdiği Suriye'de, "Türkiye'nin 900 km sınırını güven altına almasından rahatsızım" diyeni duydunuz mu? Ya da göç ve terör dalgasının sınır ötesinde absorbe edilmesini mantıksız bir strateji olarak değerlendiren birini gördünüz mü?
Doğu Akdeniz'deki, Ege'deki egemenlik ve ticari haklarımıza sahip çıkmak için uluslararası hukuka ve diplomatik teamüllere uygun olarak atılan adımları "fuzuli" diye nitelendiren kaç kişi tanıyorsunuz? Yarım asrı aşkın bir süredir kapısında tutulduğumuz AB ile anlaşmış gibi yapmayı bırakıp açıkça konuşulmasından rahatsız olan var mı aramızda?
Facebook'ta, Twitter'da manipülasyon yapan trollerden değil, kanlı canlı, gözlerine bakıp konuştuğunuz, sözlerinin sorumluluğunu üstlenerek ağzını açan gerçek insanlardan bahsediyorum.

***


O halde ülkedeki, düşman başına "dostlar" muhalefeti kimin tercümanlığını yapıyor? Manşetlerinde Ankara'daki hükümetten, Yunan basını gibi "Lozan'a sarıldılar" diye bahseden Sözcü ve muadili muhalifler kimin yandaşı?
Elbette dış politikadaki tezlerimizin ve çabalarımızın meşruiyeti, iktidarın stratejilerini ve taktiklerini sorgulanmaz kılmıyor. Ancak ortadaki tablo muhalefet eleştirelliğini çok aşıyor.
Örneğin, Doğu Akdeniz'de sondaj faaliyetleri başladığında "Masraf, komşularla aramız bozulacak" diye ortalığı ayağa kaldırdıktan sonra, Oruç Reis gemisinin bakım için limana çekilmesini "Fransa'ya taviz" ilan eden CHP'nin yaptığı nedir?
Peki ya, Ekim 2019'da "S-400 niye alındı, bize kim saldıracak? Irak mı, İran mı bize saldıracak? Rusya mı bize saldıracak? Silahlar zaten onların. Yunanistan'la mı kavga edeceğiz" diyen Kılıçdaroğu'nun bugünkü iktidara verdiği şu akıl neye işaret eder:
"Amerika kalkıp da orada tatbikat yaparsa, sen de kalkacaksın S-400'leri aktif edeceksin."
Bu muhalefet falan değil düpedüz sabotaj. Halka rağmen iktidarı alma hedefinin, koltuğu ancak Türkiye kaybedince, dışarıdan sıkıştırılıp güçsüz bırakılınca kazanacağını hesaplayanların son sığınağı.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA