Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Süper başladık değil mi!

Hayatımızın "kaydığı" 2020'nin geride kaldığına, henüz ilk haftasında olduğumuz 2021'in normalleşme umudunu taşıdığına inanmak istedik.
Ne var ki dak'ka bir gol bir!
Pandemiyle birlikte üç beş ayda kapalı cezaevine dönen dünya geçen gece "yok artık" diyerek canlı canlı ABD Senatosu'nun göstericiler tarafından basılmasını izledi.
Şahit olduklarımız inanılacak cinsten değil. Çıplak vücuduna bizon postu geçirmiş boynuzlu adamlar, Senato'nun kırılan kapılarının arkasında barikat kurmuş ajanların Glock'larının üzerine yürüdüler.
Tarihçiler, yaşananları, ABD'nin bağımsızlığını kazanmasından 36 yıl sonra, 1812'de İngilizlerin Kongre binasını basmasıyla falan karşılaştırıyorlar.



İkinci Dünya Savaşı sonrası "demokrasinin hamisi" rolünü üstlenen ABD'de ortaya çıkan bu manzara, "kurumsallaşmış demokrasi" kavramını da sorgulamaya açık hale getirdi. Bizlere bir kez daha "Kral çıplak" dedirtti.
Kuşkusuz bu durumun ABD'nin rakipleriyle nüfuz mücadelesine giriştiği coğrafyalarda yansıması olacak.
Ancak kısa vadede ABD için ortaya çıkması muhtemel sonuçlar şunlar:
1- ABD'de yıllardır Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasında devam eden demokrasi piyesinde senaryo değişti. Artık ülkede, müesses nizamın politikalarını sorgulayan ve sokakta da karşılığı olan küreselcilik karşıtı bir muhalefet oluştu. Patriot Parti mi? Neden olmasın?
2- Cumhuriyetçi Parti'nin ABD siyasetindeki ağırlığı Trump'a geçebilir. Zira Trump, Demokratlar karşısında farklı bir siyaset ortaya koyan tek odak haline geldi.
3- Olaylar sırasında Twitter'ın, Facebook'un ve hatta Instagram'ın sesini kıstığı Trump medyaya güçlü şekilde girebilir. Yalnızca TV ve gazete değil, yeni bir sosyal medya platformu da kurabilir.
Sanırım geçen yıldan beri yaşadığımız tüm bu sarsıntılar, Milenyum'da girdiğimiz yeni çağın, Bilgi Çağı'nın etkileri aradan yirmi yıl geçtikten sonra kendisini hissettirmesinden ibaret.
Ve her şey daha yeni başlıyor!

***

DEMEK TÜRKLER SİZİNLE KAFA BULUYOR, ÖYLE Mİ?

Obama, Parlamento'muzun F-16'larla bombalandığı 15 Temmuz sonrası, "Böyle bir şeyin ABD'de olduğunu, karşımıza çıkacak zorlukları, ülkeyi nasıl tekrar istikrara sokacağımızı düşünün" demişti.
Gezi'de "Sandık her şey değildir" diyen Abdullah Gül gibi, oyların yeniden sayımına karar vermeyerek yol arkadaşı Trump'ı "satışa getiren", Demokratlara göz kırpan Mike Pence ise 15 Temmuz için şöyle demişti:
"Bilgisayar oyunu zannetmiştik."



ABD Kongresi'nde Zagorların cirit attığı bu dönem filmini izleyen Türklerse şimdi haklı olarak "Eden bulur güzelim" diyorlar.
Tabii ki Türk devletinin tavrı, İbrahim Kalın'ın "Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşanan gelişmeleri endişeyle takip ediyoruz" tweet'inde olduğu gibi daha diplomatikti.
Ancak mesaj yerine fazlasıyla ulaşmış. Zira dün CNN International "Türkler bizimle kafa buluyorlar" diye yakınıyordu...
Nasıl olurmuş da Türkler "taraflara" itidal telkin ederlermiş... Zaman zaman ABD'nin yaptığı gibi, Türk vatandaşlarını "ABD başkentinde dolaşma konusunda" uyarırlarmış...
Kendilerine söylenmeyi bırakıp empati yapmalarını tavsiye ederim. Zira yakın geçmişte ağızlarından çıkanları tek tek işiteceklerine emin olabilirler.

***

AZİZ NESİN'İN BU DENEMESİ BAŞARISIZ OLMUŞ

"Türk halkının yüzde 60'ı aptaldır" diyen Aziz Nesin'in ortanca oğlu Ahmet Aziz Nesin diyor ki:
"Erdoğan Amerika'da darbe deniyor."



"Babam bana aslında Türklerin yüzde 90-93'ü aptal demişti" diyen Nesin'in diğer oğlu matematikçi Ali Bey bir güncelleme yapacak mı?

***

DERGİ KAPAĞI MÜFESSİRLERİ

2020'de doktorlar ve astrologların yanı sıra "dergi kapağı müfessirliği" de (tanım Mustafa Tanyeri'ye ait) en revaçta olan "mesleklerin" arasına girdi.
Her gece ekranlarda barkolara yansıtılan The Economist kapaklarındaki şifreler çözüldü.
Bizler, "Ulen bu küreselciler yapacaklarını niye dergi kapağına bassın" diye söyleniyoruz ama "sektör" gelişmeye devam ediyor.



Baksanıza yıllar önce, Trump'ın gelişini, görev süresince yaşananları ve pandemiyi adeta kare kare canlandırdığı söylenen meşhur Simpson'lar dizisi yine 12'den vurmuş.
Kongre binasını basan boynuzlu adamı da, binadan heykel götürme sahnelerini de önceden canlandırmış...
Hâlâ "Taş düşebülü, ayı çıkabülü" diye kehanette bulunan bizim komplo teorisyenleri daha uyusun.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA