Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Enerjinin “Bayraktar’ı”

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Dün, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Ankara Büromuzda konuğumuzdu. Küresel ve bölgesel jeopolitik riskler, uluslararası arz güvenliği sorunları, sıfır karbon hedefine dayalı üretim zorunlulukları, iç piyasada fiyatlarda gözlenen dengelenme arayışı, enerjinin tüm türevlerini yeniden gündemin ilk sıralarına taşıdı. Türkiye gibi enerjide dışa bağımlılıktan kurtulmayı ve "tam bağımsız enerji rotasında" ilerlemeyi hedefleyen bir ülke için "ithalat ve fiyat" ekseni, ekonomik istikrar ve sürdürülebilirlik açısından son derece önemli. Rusya'nın, Ukrayna'yı işgali ile başlayan olaylar dizisi, enerji sahasında önce belirsizliği sonra da fiyatları patlatınca, enerjiyi dışarıdan tedarik eden ülkeler için sürpriz faturalar oluştu. Sadece geçen yıl enerji ithalatına 96,5 milyar dolar ödeyen Türkiye, önceki yılların ortalamasına göre 40-45 milyar dolar ekstra yüke katlanmak durumunda kaldı. Ki bu tutar, cari işlemler dengesi ve net döviz rezervi bakımından da dikkate değer bir tutar!
Ayrıca...
Hareket noktası 5-6 yıl geriye kadar gitse de... Türkiye bilhassa pandemi döneminden bugünlere kadar elektrik, doğalgaz ve akaryakıtta ciddi sübvansiyonlar uyguladı. Ham petrol fiyatlarının veya kurların yükseldiği günlerde, pompa fiyatlarının artmaması için akaryakıt üzerinden alınan vergilerden vazgeçildi. Veya zaman zaman elektrik, maliyetinin yüzde 50, doğalgaz ise yüzde 80 altında bir fiyatla nihai tüketiciye ulaştırıldı.
Enerjide gerçekçi fiyatlamanın önündeki en büyük engel; bu ihtiyacın, enflasyonun yükseldiği bir ana denk gelmesinden kaynaklanıyor. Bir yandan alım gücünün korunması diğer yandan fiyat istikrarının sağlanması, aynı zamanda cari işlemler dengesinin tesisi gibi hayli güç ve ince ayar gerektiren bir kavşaktayız.
Bakan Bayraktar'ın değerlendirmelerinden çıkardığım ilk sonuç... Kış aylarına girerken vatandaşların bütçesindeki enerji masrafının mutlaka göz önünde tutulması ve öncelikle toplumun en kırılgan kesimlerinin korunmasına dayalı politikası oldu. Sn. Bakan, selefi Berat Albayrak tarafından 6 Nisan 2017 tarihinde kamuoyuna sunulan "Milli Enerji ve Maden Politikası'na" sık sık atıfta bulundu.
"Arz güvenliği, yerlileştirme ve öngörülebilir piyasa" başlıklarına dayalı güncel yol haritasını paylaştı. Peki, "arz güvenliği" deyince, ne anlamamız gerekiyor?
Petrol-doğalgaz arama ve sondaj çalışmalarının hızlandırılması
Petrol ve doğalgaz temin edilen ülke ve kaynak çeşitliliğinin artırılması
Doğalgaz depolama kapasitesinin geliştirilmesi
Enerji iletim ve dağıtım altyapısının güçlendirilmesi
Enerjinin verimli kullanımı ve maliyetlerde ciddi tasarrufun sağlanması.
"Yerlileştirme" çabasına gelince...
AR-GE ve yerli üretimle yenilenebilir enerji alanında ilerleme kaydedilmesi
Nükleer teknolojiden elektrik üretimine geçilmesi
Maden ekipmanlarının yerli sanayiden karşılanması.
Yerli enerji üretiminin artırılması
Madenlerin zenginleştirilmesi suretiyle ithalatın azaltılması.
Ve "öngörülebilir piyasa" konusu...
Türkiye'nin enerji ticaretinde merkez ülke olması
Doğalgaz ve elektrik piyasalarının canlandırılması
Doğalgaz depolama tesisleri, petrol boru hatları, FSRU ve LNG altyapılarının takviye edilmesi,
TEİAŞ, BOTAŞ, TPAO ve ETİMADEN gibi kuruluşların enerji borsasına entegre olacak şekilde yapılandırılması...
Elbette listeyi uzatmak mümkün... Lakin işin özü şurada...
"Yürüyün" diye arkanızda duran bir Cumhurbaşkanı varsa... Geçmişten bugüne bağlarını koparmayan sağlam bir ekibiniz varsa... Vizyon belgeniz de bütün bunlara eşlik ediyorsa... Enerji ve savunma sanayii örneklerinde olduğu gibi Türkiye'nin her alanda ezber bozması, mucizelere imza atması mümkün...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA