Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Kılıçdaroğlu HDP’yle de pazarlık yaptı mı?

Sesli dinlemek için tıklayınız.

CHP'nin başını çektiği muhalefet cephesinde siyasi vizyonsuzluğun, ilkesizliğin getirdiği derin bir çöküş yaşanıyor. Kamuoyu her sabah yeni bir skandalla uyanıyor. Bir gün "Hayatımın en büyük hatası" pişmanlığıyla, bir gün "38 milletvekilini yüzde bir bile almayan partilere neden verdin?" isyanıyla karşılaşıyorsunuz, bir başka gün de gündem, "A Takımı ihaneti"yle sarsılıyor.
Kısaca kumpaslardan, ihanet edenlerden, birbirini satanlardan, kirli ilişkilerden geçilmiyor.
Farklılıkları bir araya getirenler meğer bambaşka kirli ilişkiler ve pazarlıklarla bir arada duruyormuş. Boşuna Başkan Erdoğan "Verilmiş sadakamız varmış" demiyor.
Son rezalet ise birkaç gün önce patladı
Seçimin ikinci turuna giderken, Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu aniden rotayı ırkçı çıkışları ve göçmen düşmanlığıyla bilinen Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'a çevirmiş ve desteğini istemişti.
O da destek vermişti. Ancak bedava değildi. Ortada kirli bir pazarlık vardı ve o pazarlığın ne olduğunu Özdağ tane tane anlattı:
"Yazılı mutabakatımız var. Biz İçişleri Bakanlığı dâhil üç bakanlık ve Milli İstihbarat Teşkilatı konusunda Kemal Bey'le mutabık kaldık. Ben İçişleri Bakanı olacaktım."
"Yok canım bu kadar da olmaz" dedirten bu açıklamayı önce CHP Sözcüsü Faik Öztrak yalanladı. Ancak bu yalanlamanın ömrü uzun sürmedi. Bizzat Kılıçdaroğlu çıktı, Habertürk'ten Mehmet Akif Ersoy'un yönelttiği, "Sizin Özdağ ile aranızda yaptığınız özel bir protokol var mı?" sorusuna izleyenleri şoke eden bir cevap verdi:
"Evet var. İki kişi arasında yapılan ve iki kişinin namusuna teslim edilen protokoldür. Benim bu konuda konuşmam en azından ahlaki olarak doğru değildir. Evet protokol var, kamuoyuna açık bir protokol değil. Dolayısıyla ikimizin namusuna teslim edilmiş bir protokoldür. Nokta."
Neymiş, anlaşma varmış ama "iki kişinin namusuna teslim edildiği" için üzerinde konuşmak "ahlaki" değilmiş. Buraya kadarı Özdağ'la ilgili. Ne cevap verir göreceğiz. İşin bir de CHP ve 6'lı Masa'yla ilgili boyutu var. O konudaki sözleri de inanılmaz:
"Öztrak da protokolü bilmiyor ki. Danışman dâhil kimse bilmiyordu."
Siyasi tarihte bu tür bir skandal var mı emin değilim ama bu olay, akla çok daha vahim bir ilişkiyi getiriyor: Kılıçdaroğlu-HDP ilişkisini. Acaba terör örgütü PKK'nın siyasi uzantısı HDP'yle de benzer bir anlaşma yapıldı mı?
Kılıçdaroğlu'nun HDP'nin etkili olduğu bölgelerde aldığı silme oylara bakarsanız bir anlaşmanın yapıldığı aşikâr.
Yüzde 2'lik partiye üç bakanlık verilirken, HDP'nin pazarlıksız oy verdiğini söylemek akıl kârı değil. Aslında bu tür bir pazarlığın olduğunu daha seçim yapılmadan bizzat HDP-Yeşil Sol Parti Ağrı Milletvekili seçilen Sırrı Sakık seslendirmişti:
"Kılıçdaroğlu da açık ve net olarak önümüzdeki dönem ne yapacağını kamuoyuyla paylaşmalıdır. Kapalı kapılar ardında söylenenlerin, kamuoyuna da deklare edilmesi gerekir."
Acaba Kılıçdaroğlu, HDP'lilerle de "iki veya üç kişinin namusuna teslim edilecek" bir anlaşma yaptı mı? Bu konuda CHP'lilere ve 6'lı Masa'daki dostlarına haber vermediği belli. Peki faşist dedikleri Özdağ'la aynı ittifaka oy vermeyi içine sindiren YSP eşbaşkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar ne diyor?
Özerklik veya Sakık'ın dediği gibi "Öcalan dâhil cezaevindeki tüm arkadaşlarımız için genel af çıkarılacak ve yurtdışında olanlar geri dönecek" türü bir anlaşma yaptılar mı?
Özdağ'la yapılan anlaşmadan sonra böyle bir anlaşma yapılmadığına kim inanır?
Daha neler çıkacak göreceğiz ve gördükçe de Türkiye'yi bir felaketin eşiğinden döndüren halkın sağduyusuna şükredeceğiz.

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA