Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Bodrum feryat ediyor

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Üç yıl önce 16 Haziran 2020'de "Bodrum'un Dokunulmazları" yazımda, Başkan Erdoğan'ın şu çıkışına yer vermiştim:
"İmara aykırı kaçak yapıyı yapan kim olursa olsun gözünün yaşına bakmayın. Ben sizin arkanızdayım."
Dönemin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum da harekete geçmiş ve yıkım operasyonu başlatmıştı. Sonra aralarında önemli işadamları ve ünlü müteahhitlerin de sahibi olduğu milyon dolarlık kaçak villaların birçoğu yıkıldı.
Tabloyu 2023'te Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras açıkladı:
"2019 yılından bugüne kadar 830 yapının yıkımı yapıldı. 5 bin 972 yapıda mühürleme işlemi uygulandı."
1300 dosya da sırasını bekliyor.
İşin kayıt altına alınan kaçak boyutu böyle. Ortada 6-7 bin kaçak yapı duruyor. Onlara ne zaman sıra gelir bilemem; ama işin daha vahim olan yanı Bodrum'da durdurulamayan betonlaşma... Tablo gerçekten inanılmaz; kıyılardan, yamaçlardan vazgeçtik, şimdi dağlar, tepeler delinerek konut yapılıyor. Görev yapan belediye başkanları da sadece şikâyet ediyor.
Bu sadece Bodrum'un sorunu da değil, bütün kıyı şehirlerinin kaderi aynı. Ve Çanakkale'den Mersin'e hepsini de büyük oranda CHP'li belediyeler yönetiyor. 80'li yıllarda başlatılan kooperatifler, siteler ve devremülk furyasına şimdi milyon dolarlık villalar eklendi.
Artık arsa kalmadığı için, zamanında kooperatifler, siteler yapılırken kamuya sosyal donatı alanı olarak bırakılan arsalar da satılığa çıkartılıyor.
Sonuç bir felaket; yollar berbat, altyapı yok, su yetmiyor. Ve çöpler hâlâ büyük oranda vahşi depolanıyor. Kıyılarımızdaki şehirlerin bütününde de benzer bir tablo var.
Peki kıyı şehirlerindeki bu betonlaşma tesadüf olabilir mi?
Bu bölgeler kolay kuşatılan yerel yöneticilerin insafına bırakılmamalı. Bugünlerde yeni Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki'nin yoğun olarak deprem bölgesi ve İstanbul depremiyle uğraştığının farkındayım; ama kıyılar ve Bodrum gibi gözde turizm merkezleri de feryat ediyor. Bu gidişe dur denilmeyecek mi?

***


KARS FARKI
Bodrum'dan Türkiye'nin en doğudaki şehrine, çocukluğumun güzel şehri Kars'a gidelim. Kars'ı görenler bilir, şehir Selçuklu ve Osmanlı'nın imza attığı tarih yapılar ile Ruslardan kalma Baltık mimarinin sentezinden oluşuyor. Bu planlı şehir, 1970-80'li yıllarda çarpık yapılaşmayla biraz bozulsa da son birkaç yıldır şehir eski ruhuna kavuşmuş durumda.
Evler, köprüler, hamamlar, camiler ve kiliseler restore edildi. Yeni oteller, yeni restoranlar, kahvehaneler açıldı. Ani Ören Yeri, Çıldır Gölü, Sarıkamış kayak merkezi, Aynalı Köşk, Ebu'l-Hasan Harakani Türbesi, Taş Köprü, Mazlumağa Hamamı, Kümbet Camii (12 Havariler Kilisesi) ve Namık Kemal'in Evi gibi çok sayıda gezilecek tarihi mekân ve turizm rotası var.
Doğu Ekspresi'nin başlatılması, Harakani Havaalanı'nın uluslararası olması, Türkiye'nin ilk Peynir Müzesi'nin açılması, Kars Kalesi ve çevresinin restorasyonuyla bu rota daha da çeşitlendi. Kars artık binlerce turist ağırlayan bir şehir. Geçmişte 30 bini aşmayan turist sayısı artık 300 binlerde. Karslıların hedefi ise 1 milyon turist.
Bütün bu başarıların arkasında kuşkusuz çok insanın emeği var; ama eski Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan ve Kars Valisi Türker Öksüz'ü saymasak olmaz.
Kars Turizm Birliği Başkanı Halit Özer şöyle diyor:
"Şehrimizin kültürel değerleri, mozaik yapısı artık dünyanın dikkatini çekmiş durumda. İnanç turizmi, kültür turizmi, kayak turizmi, yayla turizmi çok ilgi çekiyor. Sadece iç turizm değil, Rusya ve İran başta olmak üzere dışarıdan da ciddi turist akını var. Emeği geçen herkese binlerce teşekkür."
Kars'ta bunlar başarılırken Bodrum neden feryat ediyor?

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA