Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NUR ÇİNTAY

Ölüm Allah’ın emri

Zarafetiyle tanınan, insana kıymet veren, herkesle diyalog kurabilen çok tatlı bir adamdı. Hoşsohbet, nüktedan... Gustosuyla ezmeyen, tersine her fırsatta gönül alan...
Engin ekonomi bilgisinin yanı sıra bu kişilik özellikleriyle de sevilir, sayılırdı Güngör Uras. Hep güzel hatırlayacağız onu. Allah rahmet eylesin.
Güngör Uras'ın vefatıyla beraber, doğal olarak Ali Rıza Kardüz'ü de kaybettik. Özellikle restoran yazılarındaki mahlasıydı çünkü.
Yıllar içinde bize pek çok yeri anlattı ve hiç tepelerde pozisyon almadan, gurmecilik oynamadan net bilgiler verdi.
Emeği önemsediğini, mutfak ve servis ekibinin nerdeyse tek tek ismini sayarak hep hissettirdi. Güngör Uras adı dururken, neden Ali Rıza Kardüz olarak yaptı peki bunu?
"Buna yıllar önce SABAH gazetesinde başladım. SABAH İstanbul'da yayımlanmaya başladığı günlerde gazetenin yöneticilerine gittiğim lokantaları anlatıyor, tavsiyede bulunuyordum.
"Niye bunları yazmıyorsun" dediler.
O sırada günlük yazılar da yazıyordum, onları da başka isimle yazayım dedim. Marka farklılaşması yaptım." Ali Rıza Kardüz'e 5 Nisan 1997 tarihli SABAH'ta yayımlanan "Ölüm Allah'ın emri, ayrılık olmasaydı" başlıklı yazısıyla veda edelim:
"Recep sabah sabah kapıyı çaldı. 'Hayırdır inşallah' diyerek açtım. 'Dün akşam Hamdi Çap öldü' dedi. Mahallemizin esnafından Hamdi Çap namazdan sonra iskelenin karşısındaki eski Rum evinin merdivenlerini tırmanırken, yığılmış kalmış...
Benim için mahalleler esnafı ile vardır...
Ben esnafını sevdiğim mahallede mutlu olurum.
Bana göre bir mahalleye o mahallenin esnafı kişilik kazandırır.
Hamdi Çap, Yeniköy'ün maskotu idi. Bana anlatıldığına göre 1950'li yıllarda Rize'den gelip Yeniköy'e yerleşmiş. Kilisenin yanında geniş bahçeli küçük bir evde oturur, bahçesinde çiçek sebze yetiştirirmiş. Rum vatandaşların çoğunlukta olduğu o dönemde mahallenin güzel kızlarından Katina'yı sevmiş.
Evlenmişler. (...) Hamdi Çap Aleko'ya yardım ederdi. Yeniköy İskelesinin yanında bulunan deniz üzerindeki kahveyi uzun yıllar işletti.
Karım ile ben hafta sonları yaz kış Hamdi Çap ile Çardaklı Kahvede oturur, çay içer, mahalle 'dedikodusu' yapardık.
Deniz Park Gazinosu'nu işleten Aleko öldü. Eczacımız Enver Çelikbaş'ın ölümünü geç duydum. Hamdi de gitti. Ama bizim mahallenin diğer esnafları var. Onlar benim dostlarım. Aleko'nun oğlu Marko babasının işini sürdürüyor. Yeniköy'ün şişman balıkçısı Osman şimdi ortalarda yok. Yaşar Bakkal para için dükkânını sattı. (...) Kurabiyeci Remzi ve oğlu Ahmet kurabiye yapmayı sürdürüyor. Yol üstündeki fırını Muzaffer şimdi Damla Pastanesi'ne çevirdi.
Lüks ekmek, pasta yapıyor. Köfteci Cemil seyyarlıktan çıktı, büfede köfte satıyor. Bakkal Coşkun'un küçücük dükkânı mahalle muhtarlığı gibi işliyor. Pala manavı şimdi sebze de satıyor. Baba İbrahim, oğlu Aydın, yardımcıları Kemal boylarıyla, postlarıyla, müşteriye saygılarıyla sevgi topluyor. (...) Biz Ankara'dan İstanbul'a 1974 yılında geldiğimizde maaşımızın üçte biri ile Bebek'te yol üzerinde doğru dürüst bir apartmanda bir dairenin kirasını ödeyebiliyorduk.
Bebek'te daire kiraladığımızı duyan Rahmetli Ertuğrul Soysal Ağabeyimiz, 'Mülkiyeli kötümserliği ile' bizi uyarmıştı: 'Bebek'te yaşamak sizin neyinize... Hapı yuttunuz. Bebek esnafı sizi soyacak. Orada dört kişi var. Bütün paranızı emer. Kasap Sedat, Arap Manav, Balıkçı Nevzat, bir de Haldun...' Biz hayatımızda yediğimiz en güzel eti Sedat'tan, balığı Nevzat'tan, meyve ve sebzeyi Arap Manav'dan, şarküteriyi, peyniri Haldun'dan yedik. Bizi de soymadılar... Hepsi dostumuzdu.
Ev kiramız maaşımızın üçte ikisine ulaştığında, o zaman daha ucuz bir semt olan Yeniköy'e geçtik. Ama Bebek esnafı ile iyi ilişkilerimiz, iyinin ötesinde dostluğumuz devam ediyor.
Kasap Turhan'ın oğlu Erhan etin iyisini satıyor. Bakkal İlya, Sotiri ve Reşat yok. Şimdi Santral'da Halim var. Türkü Kitapevi'nde Nuran çeşidi artırdı. Bebek Bar'ı İsmail yaşatıyor. Naci, Dağıstan ve Ekrem olmasa Bebek Bar havasını bulamaz. Bebek Oteli'nin altındaki Ambassador Lokantası'nda balığın iyisini Binali yapıyor. Fiyatlar çıldırsa da Sevim ve Semai badem ezmesi satacak müşteri buluyor. Baki ve Yaşar balık satıyor. Bebek bu esnafı ile yaşıyor.
Siz yaşadığınız çevredeki esnafı tanımıyorsanız, onlarla her karşılaştığınızda edecek bir çift sözünüz yoksa, birbirinizi görünce mutluluk duymuyorsanız 'yaşamıyorsunuz' demektir.
Ölüm Allah'ın emri... Ayrılık olmasa idi...
Hamdi Çap ilginç bir Yeniköylü idi. (...) Hafta sonunda böyle bir yazı yazmak istemezdim ama ne yaparsınız. Yaşam bu... Önemli olan bu yaşamdan zevk almak, insan ilişkilerini iyi sürdürmek, dostluklara önem vermek... Ve giderken arkada iyi şeyler bırakmak..." Hepsini eşsiz bir zarafet içinde yaptınız Güngör Bey. Huzur içinde uyuyun.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA