Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SONAT BAHAR

En çok tepkiyi çocuklarını paylaşıp para kazananlardan görüyorum

Üç yıldır sosyal medya üzerinden aileleri, eğitimcileri; dijital oyunların çocuklara verdiği zarara, sosyal mecraların gençleri sürüklediği karanlığa karşı uyarıyor Orhan Toker... Sayfasında, oyun nedeniyle arkadaşını vuran gencin hikayesi de var, kendini çatıdan atan kızın da. Toplumun dikkatini zaman zaman sert paylaşımlarıyla çeken Toker, tüm vakaları Djital Baba’dan Mesaj Var isimli kitapta topladı

Pandemi sürecinden beri önce gazeteci olarak, sonra anne olarak dikkatle izlediğim bir içerik üreticisi Orhan Toker. Dijitalbaba isimli Instagram adresi küçük bir topluluktu önceleri, sonra paylaşımları o kadar yaraya dokundu ki, bir milyona ulaştı kitlesi. Ünlüsü, ünsüzü, toplumun her kesiminden ebeveyn; dijital oyunlara, animelere, Tik Tok ve YouTube'un karanlık yüzüne onun sayesinde dikkat kesildi. Şimdi bir kitabı çıktı, Tuti Kitap tarafından basılan Dijital Baba'dan Mesaj Var'ı konuşmak için birayaya geldik Orhan Toker ile...
- Instagram'da bir milyon kişiye ulaştı takipçi sayınız. Sizi çocuklarıyla ilgili endişeler yaşayan sıradan ailelerin yanı sıra ünlü anne babalar da takip ediyor. Aslında pedagog değilsiniz, psikolog değilsiniz bu açıdan bakınca sadece babasınız. Siz bu işe nasıl başladınız?
- Bilişim işiyle uğraşıyordum, 2019 yılında bu işteki ortaklığımdan ayrıldım. 2006 yılından beri bilişim teknolojileri alanında bloğum vardı. Dijital iletişim alanında yazılar yazıyordum. Çocukların oynadığı bir oyunla ilgili yazdığım yazı inanılmaz ilgi gördü. Bu alanda yazmam gerektiğine karar verdim ve o alana eğildim. Kızım o zamanlar 12 yaşlarındaydı, blog değil Instagram'a yazmam gerektiğini söyledi ve macera böyle başladı. Pedagog ya da psikolog değilim evet ama bilişim alanında 30 yıllık bir tecrübem vardı ona güvendim. Üstelik dijital iletişim, çocuk-ergen psikolojisi, aile içi iletişim alanıyla çok ilgili. Her olayda bunu gördüm. O alanlarda daha derin okumalar yapmaya başladım. Dijital cihazların ve oyunların çocukları nasıl etkilediğini bu denli bilmiyorduk, ben de bilmiyordum başladığımda. İşin içine girdikçe anladım. Pandemi zaten bu süreci hem tetikledi hem de hızlandırdı. 2019 Mart'ta yazmaya başladım bu konuda. Kızım da oyunlar oynuyordu, özellikle Roblox oynamaya bayılıyordu. O zamanlar onun davranışlarını izliyordum. Azıcık kişi takip ediyordu...



- Bu noktaya ulaşacağını tahmin etmiş miydiniz?
- Tabii ki etmedim. Küçük bir grubumuz vardı, birkaç öğretmen, çeşitli mesleklerden birkaç anne ve baba vardı. Onlarla birbirimizle bilgi paylaşıyorduk, enerji veriyorduk. O zamanlar üç-dört bin kişi takip ediyordu beni. O grupta şakalaşırdım, yüz bin kişi takip ederse isminizi vereceğim diye... Konu o kadar önemli ki, insanların ilgisini çekti. Ben de çok çabaladım, günde üç-dört saat yabancı kaynakları, olayları irdeliyorum, okuyorum, çalışıyorum. Tek işim bu oldu şu anda.
- Şimdi bir kitabınız çıktı... Bu kitabı alanlar ne okuyacaklar?
- Sosyal medyada takipçisiyle etkileşimi en fazla olan insanlardan biriyim. Takipçilerim aileden, dertleşilecek biri olarak görüyor beni. Bana devamlı hikayelerini, başlarına gelenleri yolluyorlar. Mahremiyetlerini, özel durumlarını koruyarak paylaşım yapıyorum. Yazdığım hikayeler gerçek! Sadece isimler kullanılmıyor. Bu hikayeleri kitapta kullandık. Çünkü insanlar "Çocuğunuz bu oyunu oynarsa başına bunlar gelebilir" dendiğinde ders çıkarmıyor, lafta kalıyor o durum. Niye o zararı görsün ki kolaylığına kaçıyor. Ya da ben "Animelerde fazla cinsellik var, küçük yaşta bu kadar cinsellik uyaran bir çizgi film izlerse ilerle bunlar bunlar olur" dediğimde etkili olmuyordu. Bunları yaşanmış örneklerle destekleyince herkesin ayakları yere bastı. Olayın vahametini anladı aileler. Bu hikayeler kitaba taşındı. Kitapta geniş geniş bu örneklerin izahı da yapıldı.
- Kızınızla durumunuz nasıl? Onunla çatışma yaşamıyor musunuz?
- Eşimle ben bir film izlemeye başlıyoruz. O da odasında tabletiyle. Bizim onunla duygusal bağımız kuvvetli olduğu için güveniyoruz ama sonuçta bir saatten fazlası zarar, ne olursa olsun. Zaman zaman bu zaman kısıtlamasıyla ilgili çatışmalar yaşıyoruz. Ergen hale gelince çocuklar asi oluyor, baştan sıkı tutmadığınız zaman işler tamamen raydan çıkabiliyor. Bu kadar olmadı ama biz de zorlandık. Bir aylık sıfır ekran cezası aldığı oldu. Ben dijital babayım diye evde kendi çocuğumla her şeyi çözmüş değilim. Ama ben konuya çok hakimim ve kontrol altında tutabiliyorum.



- Sizin paylaşımlarınızla ilgili biraz abartılı, bu kadar da korkutmamalı aileleri diyenler oluyor. Bu bakış açısına ne diyeceksiniz?
- Bu eleştirileri yapanlar ikiye ayrılıyor, bir grup zaten çocuğunu paylaşmaması gereken şekilde paylaşanlar, çocuğunu zaten ihmal edenler. Benim paylaşımlarım çirkin taraflarını gösteren bir ayna gibi oluyor. Diğer grup da, annelik içgüdüsüyle acaba ben mi yanlış yaptım, başımıza gelenler benim yüzümden mi suçluluğu yaşayanlar. İkinci kesim normal anne ve baba hissi.
- Zaman zaman emniyetle iş birliği yapıyorsunuz. Nasıl bir temas bu?
- Bazen onlar bana veriler veriyor, bunları paylaşır mısınız, toplum tarafından bilinsin diyorlar. Bazen de ben, bana gelen ihbarları, bilgileri onlarla paylaşıyorum.
- Günde kaç mesaj alıyorsunuz?
- Günde 10-20 mail geliyor ama Instagram mesajı çok fazla geliyor, yüzlerce... Hepsini not alıyorum onların.
- Sizi en çok üzen ne oluyor bunca vakadan sonra?
- En çok üzeni çocukların canına kıyması. İki yıl önce 13 yaşında bir kız çocuğu çatıdan düştü, intihar etti dendi. Orası biraz muğlak kaldı. O kız düşmeden ya da atlamadan önce kendi kendini çekmiş ve bu yayıldı... Oradaki konuşmalarını psikolog arkadaşlarıma dinlettiğimde, bu kızın gerçeklik algısını kaybettiğini söylediler. Oyunlar çocuklara bunu yapıyor işte. Gerçeklik algıları kayboluyor. Çocuk kendini yalnız hissediyorsa kendini tamamen oyun ve anime dünyasına veriyor. Bu da gerçeklikten kopmasına neden oluyor. Bu depresyonla birleşince intihara sürükleniyor. Bunun gibi vakalar çok arttı. Daha bu yılın ilk üç ayında 30 vaka var 18 yaş altı. Çok düştü intihar yaşı. Yurtdışında bir çocuk Tik Tok meydan okuması yüzünden 120 gündür komada. Böyle o kadar çok vaka var ki... Okulun penceresinden atlıyor, okulda arkadaşını öldüresiye dövüyor. Bunlar çok etkiliyor beni, çok üzülüyorum.



DEĞERLERE SAHİP ÇIKANA YOBAZ DİYORLAR
- Sorun ne peki?
- Anlaşıldı ki, sorun oyunlarda ya da izlenenlerde değil. Sorun ailelerin çocuklarını ihmal etmelerinde. İhmal edilmiş çocukların aileyle bağı kopuyor, hayal kırıklığına uğruyor ve öfkeli oluyor. Çocuklar bu duygusal boşluğu dijital bağımlılıklarla doldurdu. Dijital içerik üreticileri de bu boşluktan çok güzel faydalandılar. Aile olarak çocuklarımızı bu boşluğa sürüklemeseydik, duygusal bağımızı koparmasaydık, onları bu kadar esir alamayacaklardı. Kitapta bu anlatılıyor. Anne babalara bir rehber bu.
- Nasıl bu noktaya geldik peki?
- Kapitalizm dedi ki, hem anne ham baba çalışacak, çocuklara biz bakacağız, üç yayında ver kreşe 20 yaşına kadar bizde çocuk. Oyun grupları iyi dediler, anne özlemi içindeki çocukları yuvalara emanet ettik. Hakkıyla yapanlar elbette vardır ama çocuğun gelişimi anne ve babanın işidir. Biz bu tuzağa düştük, çocuğumuza başkaları baktı, bu kolaylık geldi ama değil.
- Çocuklarımızı kendi değerlerimize göre büyütemez olduk...
- Küçücük çocuklarımızı bu fenalıklardan koruyacak son kalemiz, sağlam aile yapımız ve onun getirdiği değerlerimiz. En çok hedef alınarak en hızlı yıpratılmak istenen ne yazık ki o oldu. Annelik yapmak, babalık yapmak, değerleri korumaya çalışmak aşağılandı, değersizleştirildi, yargılandı ve "modern toplum" söylemleri ile çocuklarımızın bakımı "profesyonel" kurumlara teslim edildi. Artık sosyal medyada ünlü olan bir anne ya da baba, diğer anne babaların celladı olabiliyor. Çocukları için iyi olanı yapmaya çalışan anneler küçük düşürüldü, doğru bildiğini yapmaya çalışan babalara cinsiyetçi dendi, ahlaki değerlere sahip çıkmaya çalışanlar yobazlıkla etiketlendi ve bugün geldiğimiz noktada neredeyse çocuklarımızın doğduğu cinsiyetlerini söylemek bile suç oldu. Bakarsanız çevremizde topyekun bir savaş olduğunu göreceksiniz. Anne babalık yapmak isteyenler ile anne babalık yapmak istemeyenler arasında, çocuğumu evimde kendim yetiştireyim diyen anne ile onu "Ev kadını olup eve tıkılmışsın! Onca yıl okudun, şimdi koca parası mı yiyeceksin?" diye hor görenler arasında, çalışan anne ile ona gereken sosyal hakları vermeyen sistem arasında, çocuğuna zararlı içerik izlettirmeyen baba ile vurdumduymaz çevre arasında, veliler ile öğretmenler arasında, öğrenci ile okul arasında süren bir savaş...



ÖLÜMLE TEHDİT EDİLDİM
- Peki oyun üreticileri, dijital içerik üretenler size nasıl yaklaşıyor, tehditler alıyor musunuz? Onları hedef alıyorsunuz çünkü...
- Büyük ve yabancı şirketler geri dönüş yapmıyorlar. Çünkü bunu da bir reklam olarak görüyorlar. En çok tepkiyi ve geri dönüşü sosyal medyada kendi çocuklarını paylaşarak para kazanan anne babalar ve öğrencilerini paylaşan fenomen öğretmenler gösteriyor. Tehdit bile alıyorum. Böyle bir fenomen öğretmenle nişanlı olan bir kolluk kuvvetleri görevlisi bayağı ölümle tehdit etti beni.
- Arı kovanına çomak sokuyorsunuz siz...
- Hızla gelişen ve bilinmeze evrilen dijital yaşamda "çocukları istismar etmek" çevrim içi para kazanmanın sıradan yollarından biri haline geldi. Sosyal medyada çocukların fotoğraflarını paylaşarak çıkar sağlayan anne babalar, öğretmenler, okullar, doktorlar, kurslar, spor kulüpleri, çocuklara içerik üreten yayıncılar, oyun firmaları ve aklınıza kim gelirse; hiç gözünü kırpmadan çocukları bu işe alet ediyor. Öyle ki bazı günler çocukları koruyormuş gibi görünmek daha fazla etkileşim sağlıyorsa bu kişiler o günlerde sosyal medyalarını çocuklar konusundaki hassasiyetlerini gösteren paylaşımlarla doldururken; diğer günlerde bu tür paylaşımları yapanları "duyar kasmak", "toplumu manipüle etmek" ve "korku pompalamak"la suçluyorlar...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA