Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BATU COŞKUN

ABD’nin Somut Bir Libya Politikası Var mı?

Libya'daki krize şu ana kadar büyük ölçüde seyirci kalan ABD'nin ülkedeki gelişmelere dair pozisyonu belirsizliğini koruyor. Her ne kadar Biden yönetiminin daha proaktif bir dış politika tahayyülü ile hareket etmesi beklense de bu amaç Libya özelinde gerçekleşmemiş durumda. ABD'li yetkililer demokratik seçimlerin önemini vurgulayan klişelemiş ifadeler dışında Libya'ya dair yorumda bulunmaktan sakınıyor. Bu muğlak pozisyon Paris'teki Libya konulu konferansta ülkesini temsilen katılan ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris'in sönük rolu ile bir kez daha teyit edilmiş oldu. Yapılan ortak beyanlar dışında hususi bir yorumda bulunmayan Harris, ABD'nin Libya'ya dair isteksizliğini bir kere daha dünya kamuoyuna gösterdi.

Esasında ABD'nin belirgin hatlara sahip bir Libya politikasının olmadığı değerlendirmesi oldukça yerinde. ABD Libya'da gelecekte şekillenecek olan siyasi rejimin karakterine dair herhangi bir tercih belirtmiyor, askine çatışmaya daha pragmatik bir lensten bakıyor. Biden yönetiminin ilan ettiği en önemli dış politika hedeflerinden biri Rusya'nın dünyada artan etkinliğini frenlemek. Libya da Washington için Rusya'nın nüfuz alanının genişlediği onlarca çatışmadan sadece biri olarak gözüküyor. Bu açıdan salt güvenlik perspektifi ile duruma yaklaşan ABD, idealist hülyalardan ve tutarlı bir insan hakları söyleminden kaçınıyor. ABD bunun yerine basit bir seçim argümanını öne sürerek yakında gerçekleşecek seçimlerin krizi sonlandıracağını öne sürüyor.

Rusya'nın Libya özelinde ve genel olarak Doğu Akdeniz havzasında artan etkinliği ABD için nitelikli bir güvenlik problemi yaratmış durumda. Önce Suriye şimdi de Libya'da artan bir askeri varlığı olan Rusya, stratejik olarak kilit bir coğrafyada dolaylı ve dolaysız olarak yığılma yapmış durumda. Buna ek olarak Libya'da çatışmaya taraf olan NATO üyesi ülkeler Türkiye, Fransa ve İtalya'nın birbirlerinden ayrı politikaları gütmesi de ABD'nin tehdit algısını arttırmış gözüküyor. NATO ittifakında artan çatlakları oldukça başarılı bir şekilde lehine kullanan Putin Rusya'sı bu kartını Libya'da da ortaya koymayı ihmal etmiyor. Libya'da ortak bir NATO stratejisi olmaması stratejik denklemi Rusya ibresine doğru çekmiş durumda ve bu sonucun en büyük kaybedeni de şu anda ABD olarak gözüküyor.

Bu yüzden Rus paralı askerlerinin Libya'dan hızlıca çekildiği ve Libya'da üçüncü ülkelerin nüfuzunun kısıtlandığı bir senaryo ABD için en ideal durum olarak değerlendirilebilir. ABD artan güvenlik tehdidininin azalması için seçimlerin bir araç olacağını ve bu vesileyle Rus etkisinin de kısıtlanacağı görüşünde. Seçim söylemi vesilesiyle Libya'ya müdahil dış aktörlerin çekileceği ve Rusya'nın askeri varlığının azalacağı ABD'li yetkililer için en önemli hedef olarak ortaya çıkmakta.

Amerikalı yetkililer bu hedef uğrunda Halife Hafter'e de bir şans tanımış gözüküyor. Hafter her ne kadar Libya'da en fazla insan hakları ihlaline sebep olmuş aktör olsa da Amerikalılar bunu görmezden gelmeyi tercih etmiş durumda. Bu durum açıkça Biden'ın ilan ettiği insan hakları vizyonu ve ilkeli dış politika hedefiyle çelişse de Amerikalılar Hafter'in araçsallaştırılabileceğine inanmış gözüküyor.

Bunun en somut tezahürü ABD'de Hafter'e karşı açılmış çeşitli davaların Virginia Eyaleti Federal Hakimi Leonie Brinkema tarafından Libya'da seçimler sonuçlanana kadar dondurulmuş olması. Hafter için adeta hukuki bir zafer olan bu karar, hakimin davaların Libya'daki seçimi etkilemek için kullanıldığı görüşünden kaynaklanmakta. Fakat içeriğinde işkence ve savaş suçlarının da bulunduğu bu davaların ertelenmesi Hafter'in seçimlerde adaylığının normalleştirilmesinin önünü açmış gözüküyor. Kimi Libyalı uzmanlara göre de bu karar mahkemenin Hafter'e yakın siyasilerin etkisi altına girdiğini göstermekte. Zira bu karar, Hafter için seçimler tamamlanıncaya kadar adeta bir açık çek sunmuş durumda.

Hukuki olmaktan ziyade politik olduğu anlaşılan bu karar, Hafter'in bile ABD açısından kabul edilebilir bir aday olduğu kanaatini kuvvetlendirmiş durumda. Önceleri ABD her ne kadar Hafter'in Rusya ile yürüttüğü ilişkilerden rahatsız olsa da Libya'da istikrar ve Rus askeri varlığının azaltılması uğrunda her yolu mübah görmekte. Otoriter fakat istikrarlı bir rejimin kurulmasını dahi hazmedebileceğini gösteren ABD, esasında Libya sorusuna artık kesin ve net bir cevap istiyor. İdealist dış politika hedefleri yerine kesintisiz bir güvenlik-tehdit paradigması üzerinden Libya'ya bakan ABD, ülkedeki siyasi rejimin kesinleşmesi vesilesiyle Rusya'nın etkisinin hafifletilebileceği görüşünde.

Bu yüzden, muğlak bir seçim söylemi ve bu söylemin beraberinde gelen yabancı güçlerin Libya'yı terketmesi çağrısı ABD açısında oldukça yararlı bir dış politika argümanına dönüşmüş durumda. ABD Libya'da ibreyi Rusya'nın aleyhine değiştirebilecek her türlü girişimi kabul ettiği gibi aynı zamanda bu uğurda fazla efor harcamak istemiyor. Bölgedeki denklemin seçimler ve daha sonrasında kurulacak ve en azından nominal olarak istikrarlı olacak bir idare tarafından değişmesi Washington'un Libya politikasının, daha doğrusu politikasızlığının temel parametreleri olarak değerlendirilebilir.

Bu bağlamda, her ne kadar Rusya'yı dizginlemek ABD açısından oldukça tutarlı bir hedef olsa da bu uğurda Hafter gibi uluslararası camia tarafında savaş suçlusu nitelemesi yapılmış ve ABD'de dahi hakkında devam eden davaları olan bir kişinin normalleştirilmesi oldukça endişe verici bir durum. ABD Libya'da Rusya'yı sınırlamak adına ahlaken boşalmış bir pragmatizmi tercih ediyor ve dolayısıyla meşruiyeti sorguya açık idarelerin de önünü açmış gözüküyor. Biden'ın zikretmekten sıkılmadığı ve kendisinden önceki başkandan ayırmak için kullandığı insan hakları söylemi, ABD'nin Libya konusundaki rotası olsaydı belki Libya için daha olumlu öngörüler yapılabiliyor olurdu.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA