Türkiye'nin en iyi haber sitesi
FERHAT PİRİNÇÇİ

Şuşa Beyannamesi’nin İkinci Yıldönümü Üzerine

15 Mayıs 2023 tarihi, resmi adı "Türkiye Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Arasında Müttefiklik İlişkileri Hakkında Şuşa Beyannamesi" olan ancak kapsam, etki ve önemi açısından ikili ilişkilerin ve klasik ittifakların ötesinde olan Şuşa Beyannamesi'nin yıldönümüydü. Şuşa Beyannamesi'ne verilen önemi göstermek ve dayanışma ruhunu yansıtmak amacıyla geçen yıl olduğu gibi Yeni Azerbaycan Partisi ile AK Parti tarafından Şuşa'da bir uluslararası konferans düzenlendi. Şuşa Beyannamesi'nin iki yıllık muhasebesini yapmadan önce, sahadaki bazı gözlemlerimi aktarmak yerinde olacaktır.

Karabağ'ın Yeniden İnşası Devam Ediyor
Her şeyden önce, işgalin sona ermesinin ardından kapsamlı bir şekilde başlatılan yeniden inşa faaliyetlerinin bütün hızıyla devam ettiği görülüyor. Geçen sene Haziran'da Şuşa'ya, Kasım ayında ise Ağdam'a yaptığım ziyaretler ile bu haftaki ziyaretimi karşılaştırmak gerekirse, Ermenistan'ın döşediği mayınları temizleme işlemleri devam ederken, temizlenen alanlarda da altyapı ve üstyapı faaliyetlerinde önemli mesafeler kat edilmiş. Örneğin, Fuzuli Havalimanı'ndan Şuşa'ya giden Zafer Yolu'nun köprü ve viyadükleri dahil yüzde 70'inden fazlası tamamlanmış durumda. Tamamı Türk şirketleri tarafından yapılan bu yolun bitmesiyle eskiden 70 dakika olan Fuzuli Havalimanı ile Şuşa arasındaki mesafe 40 dakikaya inecek.

Fuzuli'den Şuşa'ya geçerken hayatın normalleşmesi adına önemli göstergelerden birisi, Türkiye'deki TOKİ'ye benzer fonksiyon gösteren Azerbaycan MİDA kurumu tarafından yapılan konutların kaba inşaatlarının bitmiş olması.

Azerbaycan'ın ve Türk Dünyasının kültür başkenti konumunda olan Şuşa'daki gelişmeler ise daha ileride. 2022 ve 2023 yıllarında çok sayıda uluslararası etkinliğe ev sahipliği yapan Şuşa'da akıllı kent planlaması kapsamında inşaatlar devam ederken kente yıl sonuna kadar 450 ailenin geri dönmesi planlanıyor.

Karabağ genelindeki yeniden inşa faaliyetlerinde kritik rolü Türk şirketleri oynuyor. Milyarlarca dolarlık işler üstlenen 60'tan fazla Türk şirketi ve bu şirketlerde çalışan binlerce Türk vatandaşı bu sürece önemli bir katkı sunuyor.

Şuşa Beyannamesi'nin Sahadaki Etkisi
Küresel sistemin dönüşüm sürecinde olduğu ve bölgesel/küresel krizlerin arka arkaya geldiği bir dönemde Azerbaycan, Türkiye'nin desteğiyle 44 gün süren İkinci Karabağ Savaşı'nda önemli bir galibiyet elde etmişti. Bu zaferden sonra Türkiye-Azerbaycan ilişkileri açısından önemli bir dönüm noktası, şüphesiz Şuşa Beyannamesi'nin imzalanması oldu. Ancak Beyanname içerik açısından sadece iki ülkeyi değil; Kafkasya'yı ve Türk Dünyası dahil küresel sistemi de etkileyecek bir yapıya sahip.

İkili ilişkiler Şuşa Beyannamesi'nin de verdiği ivmeyle akla gelebilecek her alanda aşama aşama gelişiyor ve derinleşiyor. Öyle ki eğitimden kültüre, sağlıktan tarıma, iletişimden dijitalleşmeye, askeri iş birliğinden enerji ve savunma sanayii alanındaki iş birliğine kadar hemen hemen her alanda önemli ilerlemeler sağlanmış durumda. Türkiye'den Cumhurbaşkanı, Bakanlar ve diğer üst düzey heyetlerin sadece 2022 yılında Azerbaycan'a yaptığı ziyaret sayısı 150'nin üzerinde. Benzeri bir durum Azerbaycanlı heyetlerin Türkiye'ye ziyaretleri için de geçerli.

Öte yandan Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ahenk, Ermenistan'ın bölge politikasını da etkiliyor. İkinci Karabağ Savaşı sonrasında ortaya çıkan yeni jeopolitik gerçekliği artık kabul etmek zorunda kalan Paşinyan yönetimi, durumun eskiye dönmeyeceğinin farkında. Bu husus Paşinyan'ın son dönemdeki söylemlerine de yansıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçim zaferinin ardından Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev'in tebriki beklendiği gibi hızlı geldi. Benzeri bir tutumun Paşinyan tarafından da sergilenmesi anlamlıydı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın göreve kabul töreninde Aliyev'in arkasında Paşinyan'ın da bulunuyor olması dikkatlerden kaçmadı.

Bölgesel denklemde Rusya henüz Üçlü Beyanname'nin bazı şartlarını yerine getirmemiş olsa da Moskova'nın süreci inkıtaya uğratacak bir tutum takınmaması önemli. İran ise kalıcı barışın sağlanmasına ve özellikle Üçlü Beyanname'nin gerçekleştirilmesine yönelik yapıcı bir tutum takınmasa da Türkiye-Azerbaycan iş birliğinin ortaya çıkardığı jeopolitik gerçekliğin farkında ve bu limitler dahilinde hareket ediyor.

Türk Dünyası açısındansa Şuşa Beyannamesi, içeriği ve sahadaki pratikleri açısından önemli bir motivasyon ve ilham kaynağı durumunda. Bu minvalde Şuşa Beyannamesi doğrultusunda Türkiye-Azerbaycan ilişkilerindeki ilerleme, önümüzdeki dönemde Türk Devletleri Teşkilatı içindeki ve üye ülkeler arasındaki iş birliği için de emsal oluşturma potansiyeline sahip.

Türkiye-Azerbaycan İlişkilerinin Geleceği
Şuşa Beyannamesi'nin resmi adında "müttefiklik" ifadesi geçse de aslında bu kelime ikili ilişkileri tanımlamaya yetmiyor. Diğer bir ifadeyle, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin geleceğine yönelik net bir limit koymak oldukça zor. Bu noktada Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kabine toplantısı sonrasında kullandığı "Azerbaycan ile ilişkilerimizin kurumsallaşmış bir ekonomik ve siyasi entegrasyon modeline dönüşmesi için daha çok çalışacağız" ifadesi oldukça önemli. "Ekonomik ve siyasi entegrasyon" kavramları, bir anlamda ikili ilişkilerin hedefine işaret ediyor.

Bununla beraber iki ülkenin önünde kısa ve orta vadede gerçekleştirilmesi gereken önemli aşamalar var. Bunlardan birisi Rusya-Azerbaycan-Ermenistan arasında yapılan Üçlü Beyanname'nin 9. maddesi olan Zengezur Koridorunun hayata geçirilmesi. Diğeri ise Azerbaycan ile Ermenistan arasında kapsamlı barış antlaşmasının yapılması. Bu süreçlerde bazı meydan okumalarla karşılaşılması olası. Ancak Türkiye ile Azerbaycan arasındaki iş birliği, gerek bölge ülkeleri gerekse bölge dışı güçlerden kaynaklanabilecek meydan okumaların üstesinden kolaylıkla gelebilecek durumda.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA