Türkiye'nin en iyi haber sitesi
İBRAHİM EFE

Şehirler ve Göçmenler

Şehirler ve göçmenler arasında çok boyutlu bir ilişki var. Göçmenler için şehirler genellikle yeni bir başlangıç noktasıdır; burada iş bulma, eğitim alma ve daha iyi bir yaşam standardına ulaşma umuduyla gelirler. Şehirler, bu göçmenleri ağırlayarak ekonomik büyümelerine ve toplumsal dinamizmlerine katkıda bulunurlar. Ayrıca göçmenlerin getirdiği kültürel zenginlik, şehirlerin kozmopolit bir yapıya sahip olmalarına ve kültürel alışverişe olanak tanımalarına neden olur. Şehirler güvenli bir barınak, onurlu bir yaşam arayan göçmenleri karşılamada önemli bir rol oynuyorlar.

6 Şubat Depremlerinden sonra insanların kendi imkanlarıyla, devletin ve STK'ların desteğiyle bölgeyi terk ettiklerine şahit olduk. Yaklaşık 3.5 milyon insanın öncelikle yakın şehirlere ve zaman içerisinde diğer büyük şehirlere göç ettiklerini biliyoruz. Yine Geçici Koruma altındaki Suriyeli göçmenlerin kahir ekseriyetinin ve ikincil koruma altındakilerin de çoğunlukla şehirlerde mukim oldukları bilinmekte. Büyükşehirler bu stresle kendi imkanlarıyla başa çıkabilmekte iken küçük şehirler, bu hareketliliğe cevap verebilmekte zorlanıyorlar.

5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 13. maddesinde yer alan "hemşehri hukuku" ifadesi göçmenleri de kapsayacak şekilde yorumlanarak, bazı istisnalar dışında yerel yönetimlerce göçmenlere yönelik hizmet sunumu sağlanmakta. Uluslararası kuruluşların da yardımları ile yerel yönetimler bugüne kadar durumu idare ettiler. Ayrıca çalışma izni alan göçmenler yasal olarak, alamayanlar ise özellikle sanayisi gelişmiş şehirlerde yasal olmayan yollar ile işgücüne katılmakta.

Öte yandan büyükşehirler, kendi bünyelerinde kurdukları ve göçmenlere yönelik hizmetlere odaklanan birimler (Örneğin Gaziantep Göç Yönetimi Şube Müdürlüğü) vasıtasıyla yaşanan sorunlara yönelik daha profesyonel ve kurumsal cevaplar verebilmekte ve özgün modeller oluşturabilmektedirler. Ancak tüm şehirlerde durum böyle değil. Kilis gibi göçmen nüfusun yerli nüfusa oranının oldukça yüksek olduğu sınır şehirlerinde, özellikle de göçmen yoğunluğunun belirli bölgelerde aşırı yoğunlaştığı yerlerde altyapı, sağlık ve eğitim hizmetlerinin sağlanmasında yaşanan aksaklıklar yerli nüfusun konuya yönelik hassasiyetini artırdı. Bunun yanı sıra küçük şehirlerde göçmenlere yönelik sunulan hizmetler ve göçmenlerin ekonomik faaliyetleri eşitsizlik ve ayrıcalık algılarını körükledi.

Bu ve başka nedenlerden dolayı bilhassa seçim dönemlerinde göçmenlerin neden olduğu düşünülen sorunlar, ekonomik külfet, güvenlik tehdidi ve kültürel bozulma temaları etrafında yoğunlaşarak bir "geri gönderme" vaadine dönüşüyor. Öyle ki bir siyasi parti (Zafer Partisi) neredeyse tüm seçim kampanyasını bu konu üzerinden yürütebiliyor ve bilhassa gençlerin en azından bir kısmının dikkatini çekmeyi başarabiliyor. Bu konuda söyleyecek sözü olan siyasi partiler ise oy kaygısıyla suskunluk sarmalına düşüyorlar. Siyaset üstü bir mesele olarak ele alınması gereken bu konuda tüm siyasi partilere ve yerel yöneticilere önemli görevler düşüyor. Yapılması gerekenleri ise şu şekilde sıralayabiliriz:

Şehirlerin göç yönetimi, sadece barınma ve temel ihtiyaçların karşılanmasıyla sınırlı değildir; aynı zamanda uzun vadeli sosyo-ekonomik entegrasyonu da içermelidir. Zira göç eden bireylerin bir kısmı geri dönse bile önemli bir bölümü gelecekte kalıcı bir hale gelecektir. Dolayısıyla göçmenlerin topluma adaptasyonu meselesi, eğitim, sağlık hizmetleri, istihdam olanakları ve kültürel etkileşim gibi pek çok faktörü içermekte. Göç eden bireylerin şehirlere uyum sağlaması, aynı zamanda toplum içinde etkili bir şekilde varlık göstermelerine, potansiyellerini kullanmalarına ve katkıda bulunmalarına olanak tanır. Şehirler, bu unsurları dikkate alarak etkili bir göç yönetimi politikası geliştirmeli.

Göç alanına ilişkin belirlenen temel politikaların uygulanmasından ve göçmenlerle ilgili tüm iş ve işlemlerin yürütülmesinden sorumlu olan Göç İdaresi Başkanlığı ve ona bağlı Müdürlükler şehir yöneticileri ile düzenli olarak toplantılar yapıyor. Bu toplantılarda dile getirilen sorunlar aşağıdan yukarıya veri akışında ve ilgili politikaların belirlenmesinde önemli bir rol oynuyor. Yerel yönetimlerin göç politikalarının uygulanmasında da bu ve diğer verilerin kullanılabilmesi için ulusal ve yerel göç veri platformlarının oluşturulması önem arz ediyor.

Özellikle sınır şehirlerinde ve göçmen yoğunluğunun belirli bölgelerde aşırı yoğunlaştığı yerlerde altyapı, sağlık ve eğitim hizmetlerinin güçlendirilmesi önemli. Ayrıca göçmenlere yönelik hizmet sunumunun adil ve eşitlik temelinde olması, toplumda ayrıcalık algısının önlenmesine yardımcı olabilir.

Göçmenlerin ekonomik katkılarına odaklanmak da önemli. Çalışma izni alan göçmenler, özellikle sanayisi gelişmiş şehirlerde istihdam piyasasına katılarak ekonomiye pozitif etkilerde bulunabiliyor. Benzer modellerin küçük şehirler için de geliştirilmesi gerekli. Ekonomik katkı, göçmenlerin entegrasyonunu artırırken yerel toplum içinde de olumlu bir etki yaratabilir. Ancak çalışma izni alamayan veya almayı tercih etmeyen göçmenlerin durumu da göz önünde bulundurulmalı ve alternatif programlar geliştirilmeli.

Küçük şehirlerde yaşanan göçmen nüfusu artışı, yerel toplulukların direncini sınıyor. Bu nedenle söz konusu şehirlerde yerel halkın endişelerini anlamak ve çözüm odaklı politikalar geliştirmek önemli. Ayrıca göçmenlere yönelik eğitim ve bilinçlendirme programlarının benzerleri yerel halkın katılımıyla da yapılmalı ve bu sayede toplum içinde hoşgörü ve anlayışın artırılması hedeflenmeli.

Seçim dönemlerinde göçmenlere dair ortaya çıkan sorunlar, siyaset gündeminde önemli bir yer tutuyor. Ancak bu dönemlerde, etkili ve uzun vadeli çözümlerden ziyade siyasi kazanım hedefiyle ve popülist söylemlere dayalı vaatlerle hareket etmek, toplumsal bir ayrışmaya neden oluyor. Şehirler, göçmenleri sadece bir sorun olarak görmemeli ve politikalarını buna göre şekillendirmeli.

Bir diğer öneri olarak, şehirlerin göç yönetimi politikalarını oluştururken, sadece kısa vadeli çözümlerle değil, uzun vadeli sürdürülebilirlik hedefleriyle de uyumlu olmalarına özen gösterilmeli. Sürdürülebilir entegrasyon stratejileri, göçmenlerin ekonomik, sosyal ve kültürel olarak topluma kazandırılmasını sağlamak adına uzun vadeli planlamayı içermeli ve veriye dayalı olarak belirlenmeli. Bu, hem yerel halkın hem de göçmenlerin gelecekteki yaşam kalitesini artıracaktır.

Son olarak, şehir yönetimleri ulusal düzeydeki politika ve düzenlemelerle uyumlu çalışmalı ve işbirliği içinde hareket etmelidir. Göç, genellikle sınırları aşan bir olgu olduğu için, şehirlerin ulusal düzeyde destek alması ve koordine olması, daha etkili bir göç yönetimi için kritik öneme sahiptir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA