Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MEVLÜT TATLIYER

Ekonomide 2018’in getirdikleri ve 2019

Türkiye ekonomisi açısından oldukça zorlu bir yıl olan 2018'i artık geride bırakıyoruz. Türkiye ekonomisi bu yıl içinde tarihte eşine az rastlanır bir finansal türbülans ile karşı karşıya kaldı. Yıla 3.80 TL düzeylerinde giriş yapan ve yılın ilk dört ayında 3.87 TL ortalamasına sahip olan dolar kuru Mayıs ve Temmuz aylarında ciddi bir yükselişle 4.89 TL düzeyine kadar yükseldi. Kurda asıl sıçrayış Ağustos'ta gerçekleşti ve kur 14 Ağustos'ta 6.89 TL ile (gün sonu itibarıyla) tarihi zirvesini gördü. Genel olarak da TL sadece birkaç ay içerisinde dolar karşısında yüzde 60 düzeyinde değer yitirdi.

Bu yaşananlar Türkiye açısından tam bir şok niteliğinde idi. Zira Türkiye benzer finansal türbülansları daha önce 1994 ve 2001 krizleri döneminde yaşamıştı. Fakat ilgili kriz dönemlerinde Türkiye ekonomisi problemli bir yapıya sahipti. Finansal altyapı güçlü değildi ve bankacılık sektörü oldukça kırılgandı. Kamu maliyesi de hiç iyi durumda değildi. Bugün ise Türkiye bütün bu boyutlarda çok daha iyi bir noktada bulunuyor. Cari açık gibi birtakım yapısal problemlere rağmen, Türkiye ekonomisi hatırı sayılır ölçüde sağlıklı bir görünüme sahip. Ekonomik ortam oldukça canlı. Son 16 yılda Türkiye ekonomisi yüzde 133 büyüdü ve yıllık ortalama ekonomik büyüme yüzde 5,7 olarak gerçekleşti. Bugün ayrıca iyi bir finansal altyapıya ve sağlıklı bir bankacılık sektörüne sahibiz. Kamu maliyesi ise 1990'lı yıllarla karşılaştırılamayacak ölçüde sağlam ve disiplinli.

Sonuç olarak, bu yıl içinde yaşanan finansal türbülansın arkasında ekonomik değil, siyasi gerekçelerin olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Zaten Türk lirasının Eylül ayından sonra dolar karşısında ciddi ölçüde değer kazanmış olması bunun bir göstergesi niteliğinde. Dahası, kurda asıl düşüşün ABD ile Türkiye arasındaki gerilimin görünür nedeni olan rahip Brunson'ın tahliye edilmesiyle birlikte yaşanmış olması yaşananların arkasında ekonomik değil, siyasi nedenlerin olduğu tezini ciddi şekilde kuvvetlendiriyor.

2019'da dolar kaç lira olacak?

Türk lirası Eylül'den bu yana dolar karşısında yüzde 23 düzeyinde değer kazandı. Mayıs-Kasım döneminde gerçekleşen toplam enflasyonun yüzde 14 olduğu düşünülürse Mayıs-Ağustos dönemindeki yüzde 60'lık değer kaybının yarısından fazlasının Eylül ayından sonra geriye alınmış olduğu görülür. Dolar kurunun son bir aylık süreçte oldukça az dalgalanması ve 5.30 TL gibi göreceli olarak "normal" bir ortalamaya sahip olması –başka bir ciddi arz şokunun yaşanmaması kaydıyla– finansal türbülansın da artık sona ermiş olduğu yönünde bir fikir edinmemize yol açıyor. Bu açıdan 2019'da TL/dolar kurunun göreceli olarak istikrarlı bir seyir izleyebileceğini belirli bir ihtiyat payıyla söyleyebiliriz.

Öte yandan, TL'nin bu yıl içindeki ciddi değer kaybına paralel olarak Türkiye'de enflasyon da yıl içinde önemli ölçüde yükselerek Ekim ayında yüzde 25,24 düzeyine kadar çıktı. Bu noktada, kurdan enflasyona geçişin –"fırsatçılığın" ve 1990'lı yıllardaki enflasyonist ortam "tecrübesinin" önemli katkısıyla– çok hızlı ve şiddetli olduğunu belirtmek gerekir. Bu tez ile uyumlu bir şekilde enflasyon Kasım ayında önemli bir düşüşle yüzde 21,62 düzeyine kadar geriledi. Yılsonu enflasyonunun da bu açıdan yüzde 20 düzeyinde gelmesi şaşırtıcı olmayacaktır. Hatta enflasyon yüzde 20'nin altını bile görebilir. Genel olarak enflasyonun 2019 yılında aşağı yönlü bir trende sahip olacağını belirtebiliriz. 2019 yılı sonu itibarıyla enflasyonun hangi düzeye geleceğini şimdiden kestirmek kolay olmamakla birlikte, herhangi bir arz şokunun yaşanmaması durumunda enflasyonun yıl sonunda yüzde 12 ilâ yüzde 15 aralığına gerilemesinin en makul senaryo olduğunu söyleyebiliriz.

2019'da Türkiye ne kadar büyüyecek?

Türkiye ekonomisi 2017 yılında yüzde 7,4'lük bir büyüme performansı yakaladıktan sonra 2018'in ilk çeyreğinde yüzde 7,2 büyüdü. Beklentiler –doğal olarak– ekonomik büyümenin yüzde 4-5 düzeyinde gerçekleşmesi yönündeydi. Fakat yaşanan finansal türbülans işin rengini değiştirdi. Oluşan belirsizlik ortamıyla birlikte Türkiye ekonomisi yılın üçüncü çeyreğinde ancak yüzde 1,6 düzeyinde büyüyebildi. Dördüncü çeyrekte ekonomik büyümenin daha da gerilemesi kesin gibi. Ekonomik büyüme yılın son çeyreğinde yüzde 0 ve yüzde 0,5 düzeyinde gerçekleşebilir. Öte yandan öncü göstergelerin ışığında baktığımızda ekonomik aktivitedeki yavaşlamada dibi 2018 sonu ve 2019 başı itibarıyla gördüğümüzü/göreceğimizi söyleyebiliriz. İmalat sanayi kapasite kullanım oranında aşağı yönlü trend Aralık'ta sona erdi. Mevsimsellikten arındırılmış oranda ise kısmi bir yükseliş dahi yaşandı. Reel kesim güven endeksinde ise yüzde 2 düzeyinde bir artış gerçekleşti. Fakat tüketici güven endeksinde yaşanan yüzde 2,3'lük düşüş bu noktada ihtiyatı elden bırakmamamız gerektiğini gösterdi. Bu açıdan, 2019'da ekonominin yavaş fakat istikrarlı bir şekilde toparlanacağını söyleyebiliriz. Ekonomik büyümenin de 2019'da yüzde 2,5 civarında gerçekleşeceği yönünde ihtiyatlı bir tahminde bulunabiliriz.

Ekonomik aktivitedeki yavaşlamaya paralel bir şekilde işsizlik oranı 2018 Ocak-Ekim sürecinde yüzde 10 düzeyinden yüzde 11,3 düzeyine kadar yükseldi. İşsizlik oranının bundan sonraki süreçte yüzde 12-13 düzeyine çıktıktan sonra düşüşe geçmesi ve 2019'u yüzde 11 düzeyinde kapatması sürpriz olmayacaktır.

Koca bir yılda yaşanan gelişmeleri bir yazıya sığdırabilmeye tabi ki olanak yok. 2018'de yaşanan gelişmelere dair kapsamlı bir perspektife ulaşabilmek adına bu yılda yaşananların detaylı bir şekilde analiz edildiği SETA'nın "2018'de Türkiye" yayınını inceleyebilirsiniz. 2019'un ülkemiz ve milletimiz için hayırlı bir yıl olması dileğiyle…

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA