Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MUHİTTİN ATAMAN

5 soruda Suudi Arabistan’da yönetim değişikliği

1- Suudi Arabistan'da veliahdın değişmesi ne anlama geliyor?
- Öncelikle Suudi Arabistan'da veliahdın değişmesi bir sonraki kralın kim olacağını göstermektedir. 1932 yılında Abdülaziz bin Suud tarafından kurulan Suudi krallığı kuruluşundan bugüne kadar Abdülaziz'in oğulları tarafından yönetildi. Yapılan anayasa değişikliği ve Muhammed bin Selman'ın (MBS) veliaht atanmasıyla birlikte ilk kez Abdülaziz'in bir torunu kral olacak. Yeni bir nesil görev almak üzeredir. Veliahdın 31, içişleri bakanının 33 ve Washington büyükelçisinin 28 yaşında olması yönetimde bir gençleştirme projesinin uygulandığını göstermektedir. Anayasa değişikliğinin 2015'te değil de bugün yapılması Selman'ın krallıktan feragat edeceği anlamına gelmektedir.
İkinci olarak Selman'ın kral olmasıyla birlikte Suud ailesinin Sudeyri kolu daha fazla ön plana çıkmıştır. Kral Abdülaziz'in Sudeyri kabilesinden olan eşinden yedi oğlu vardı. Bu kardeşlerin ikisi kral oldu (Fahd ve Selman) ve ikisi de veliaht olarak (Sultan ve Naif) öldüler. Bu son değişiklikle Sudeyrilerin etkisi daha da pekişmiştir. MBS Sudeyri kardeşlerden birinin oğlu. Görevden alınan veliaht da Sudeyri kardeşlerden Naif'in oğluydu. Yerine içişleri bakanı olan kişi de öz yeğeni (Abdülaziz bin Suud bin Naif) dolayısıyla Sudeyri kardeşlerden birinin torunudur. Yeni görevlilerin yaşları dikkate alındığında bundan sonra krallığın bu çizgide kalacağını söylemek mümkündür.
Üçüncü olarak yeni veliaht MBS hem başbakan yardımcısı hem de savunma bakanı olarak görev yapacaktır. Kral Selman'ın yaşı ve hastalığı dikkate alındığında MBS'nin ülke yönetiminin neredeyse tek hâkimi olduğu anlaşılır. Kral Selman'ın kararlarının arkasında duran asıl kişi olarak MBS fiilen de resmi olarak da krallığın en önemli yöneticisi oldu. Kral Selman'ın yaşı ve hastalığı dolayısıyla feragati bile düşünülebilir.
Her ne kadar gençlerin önemli bir kısmının desteğini alsa da MBS'nin veliaht olarak atanması ülke yönetiminde bazı huzursuzluklara yol açma ihtimali de vardır. Sadakat Meclisi'nde 34 oydan 3 kişinin muhalif oyuyla atanması onaylandı. Anayasaya göre hâlâ kurucu Kral Abdülaziz'in herhangi bir torunu teorik olarak kral olabilir. Binlerce prensin bulunduğu bir ailedeki dengeleri sağlamak giderek daha da zorlaşmaktadır. Çünkü Suud ailesi içindeki farklılıklar siyasal huzursuzluk ve ideolojik ayrışmaya yol açabilir. Öte yandan farklı halk kesimlerinde siyasal duyarlılık artmaya başladı. Şiilerin dışında İslami fikirler benimseyen Sünni kesim de ülke yönetimini sorgulamaya başlayabilir.

2- Değişikliğin Katar kriziyle ilişkisi ne?
- Değişikliğin bana göre Katar kriziyle doğrudan bir ilişkisi yoktur. Ancak Katar krizinin, beklenen yönetim değişikliği sürecini hızlandırmış olma ihtimali yüksektir. Çünkü eski Veliaht Muhammed bin Naif'in, Katar'ın tecrit edilmesi politikasında istekli olmadığı veya pasif olduğu bilinmekteydi.
Bin Naif'in Katar konusundaki düşüncesi görevden alınmasında etkili olmuş olabilir. Katar Emiri Temim'in bölgesel vizyonuna şiddetle karşı çıkan yeni veliaht MBS ise Katar'a yönelik tecrit politikasının mimarlarından biridir. Ayrıca şahsi nedenlerden dolayı da Emir Temim'e bakışı olumsuzdur.

3- Yeni veliahdın Katar, HAMAS ve Müslüman Kardeşler hakkındaki fikirleri ne?
- Yeni veliaht MBS oldukça hırslı bir politikacı olduğunu gösterdi. Sıkı bir İran karşıtı, dolayısıyla mezhepçi politikaları önemsiyor. Geçen günlerde yaptığı bir konuşmada İran'ın izlediği siyasetten şikâyet ederken savaşı İran içlerine taşıyacağını açıklamıştı.
Öte yandan MBS'nin HAMAS ve Müslüman Kardeşler gibi İslami hareketlere bakışı oldukça olumsuz. İslami hareketleri kendi yönetimlerine tehdit olarak görmektedir. Benzer şekilde ülkesindeki muhafazakâr kesimi de ikinci plana itmek isteyen MBS, ısrarla en önemli hedeflerinden birinin ülkesini modernleştirmek olduğunu söylemektedir.
MBS Katar konusunda oldukça şahin bir tutum takınmaktadır. Yakın arkadaşı Muhammed bin Zeyid ile birlikte Katar'ın bölgesel etkisinin kırılmasını istemektedir. Katar'ın bölgedeki siyasi farklılıklarının yanında şahsi nedenlerden dolayı da Doha'nın cezalandırılması gerektiğini düşünüyor.

4-Suudi Arabistan'ın İsrail, İran ve Türkiye gibi ülkeleri içeren bölge politikalarında bir değişiklik beklenmeli mi, bölgenin geleceğini nasıl etkiler?
- Suudi Arabistan'ın İsrail, İran ve Türkiye ile ilişkilerinde bir yeniden yapılanma ihtimali yüksektir. İran'ı toptan ötekileştiren MBS, mezhepçi siyasi söylemden beslenerek meşruiyet arayacaktır. Riyad yeni dönemde İsrail ile ilişkilerini normalleştirmeye çalışacaktır. İki ülkenin bölgesel vizyonları daha da yakınlaşacaktır. Türkiye'ye bakış ise ortada olacaktır. Çünkü Türkiye ne toptan ötekileştirilebilecek ne de birlikte hareket edilebilecek bir ülke olarak görülmektedir.

5- ABD-Suudi Arabistan ilişkileri nasıl şekillenir?
- ABD-Suudi Arabistan ilişkileri 11 Eylül 2001 terör saldırılarından sonra ciddi bir şekilde değişti. Suudi Arabistan Kral Abdullah döneminde dış politikasını çeşitlendirmeye ve ABD'ye bağımlılığını azaltmaya gayret etti. Bunun üzerine ABD, 2016 sonlarında Kongre'den JASTA yasasını çıkardı. Buna göre 11 Eylül saldırılarının sorumluluğu Suudi Arabistan'a bırakıldı. Ancak Trump'ın başkan olmasıyla birlikte iki ülke ilişkilerinde iyileşme görüldü. Trump sıkı bir İran karşıtı olarak Suud ile işbirliği yapmayı tercih etti. Ancak Ortadoğu'nun genel dizaynını da birlikte yapmaya çalışıyorlar. Yeni yönetimle birlikte daha rahat çalışacakları beklenebilir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA