Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MURAT ASLAN

Kendi Dalını Kesen Bir Ülke – Bir Şirket: Rusya ve Wagner

Ukrayna'ya saldırısıyla son bir yılın çok konuşulan ülkelerinden Rusya, 23 Haziran'da yeniden gündem oldu. Bu defa mesele Wagner'in isyanı idi. Rusya'nın Suriye, Libya ve birkaç Afrika ülkesinde eli kolu olan özel askerî şirketi - Wagner cephe hattını bıraktı ve Moskova'ya yürüyüşe geçti. Belarus Devlet Başkanı Lukaşenko'nun devreye girmesiyle Wagner'in sahibi Prigojin sessizlik tüneline girdi. Ruslar Wagner üyelerine üç seçenek sunup şirkete 'el' koyarken Rus bürokrasisinin ve Silahlı Kuvvetlerinin bilinen isimleri tasfiye sürecine tabi tutuldu.

Wagner meselesi sadece Ruslar için değil, tüm devletler için önemli. Çünkü Wagner sonrasında Rusya'nın içine düştüğü durum sadece Rusya ve Ukrayna cephesini değil, büyük bir coğrafyayı ilgilendiriyor. Bu mesele özel askerî şirketlerin içinde yer aldığı güvenlik algısının yeniden dönüşümü ve uluslararası düzenin değişimi şeklinde ele almak faydalı olabilir.

Wagner'in isyanı ile birlikte devletlerin Silahlı Kuvvetlerini ve savaşı özelleştirme arayışları sorgulanır hale geldi. Cephe hattında aktif görevler alabilen muharip özel askerî şirketlerin, hizmet sağladığı devletlere denk veya daha güçlü bir yapıya sahip olması halinde paralel bir devlet yapılanması kurabildikleri, devleti hakir görerek tehdit edebildikleri, hatta kendi devletini ele geçirme ve anayasal düzeni değiştirmeye cüret edebilecekleri anlaşıldı. Savaşı kazanabilmek adına emekli askerler yüksek maaşlarla bu şirketlerde istihdam edilirken mahkumların eline silah tutuşturulmasının disiplin ve hiyeraşiyi yok edebildiği görüldü.

Doğal olarak, önümüzdeki dönemde Wagner benzeri özel askerî şirketlere diğer devletlerce 'iş' verilmesi zorlaştı. Muhtemelen güvenlik sorunları yaşayan devletler kendi başlarının çaresine bakmak durumunda kalacak. Öncelikle güvenlik ve askerî reformlarını başlatıp, gerekliliği hissedilirse, özel şirketler yerine meşru 'dost' devletlerin 'ülke ve güvenlik' yardımları tercih edebilecek. Öte yandan Afrika ve Orta Doğu coğrafyasında zayıf devlet yapılarının Soğuk Savaş döneminde olduğu gibi bir başka devletin güvenlik garantilerine bağlı ve bağımlı olabileceği yeni bir dönemi tartışmak lazım.

Uluslararası güvenlik dengeleri ve siyasi düzen bağlamında konuyu sadece Wagner'e bağlamamak lazım. Wagner yanında Rusların genel ricadına dikkat etmek yerinde olacak.

Wagner'in isyan sayılabilecek eylemi 'Rusya' algısında büyük bir dönüşümü netleştirdi. Soğuk Savaş sonrası 'süper güç' olma özelliğini kaybeden Rusya'nın Ukrayna savaşı ile askerî kapasitesinin can çekmekte olduğu görülmüştü. Devlete ücreti mukabil 'muharebe' hizmeti sağlayan Wagner isyanı sonrasında, Rusya, aczi ile müsemma bir devlet olarak algılandı. Tabi böyle bir algının bazı sonuçları olabilecek.

Öncelikle Rusya, iddia edildiği gibi, aciz bir devlet değil. Büyük sorunlar yaşadığı muhakkak. Ancak nükleer silah ve füze envanteri halen Dünya'nın herhangi bir bölgesini tehdit edebilecek nitelikte. Rus istihbaratı, KGB'nin muktedir günlerinden uzak olsa da gayri nizami bir çatışmayı körükleyecek kadar güçlü. Ancak görünen gerçek o ki nükleer seçenek caydrıma çizgisinin ötesine geçtiğinde Rusya açısından da sorunlu. O halde askerî geri planı olan rus teşebbüslerinin Rusya'yı sona yaklaştırabileceği, bu nedenle diplomatik yolların daha akıllıca olduğunu zikretmek lazım.

Askerî veya diplomatik seçeneklerden hangisi baskın olursa olsun, Ukrayna Savaşı öncesinde Putin ve Lavrov'un seslendirdiği eski Sovyet nüfuz bögelerine yayılma distopyası artık Ruslar için ütopik bir beklenti. Avrupa'nın NATO'ya entegre olmuş doğu cenahı bir yana, Wagner olayı sonrasında, Transdinyester – Karadeniz – Kafkasya – Orta Asya 'uzun' eksenindeki liderler ve toplumların psikolojik bir Rusya koşullanmışlığı sarsılmış halde. Rusya'ya referans verilerek dolanıma sokulan söylemler ve sahadaki eylemler muhtemelen hatıralarda kalacak. Ancak böyle bir iddia seslendirildiği anda Rusların tepkisinin ne olacağı dikkate alınmalı. Putin, isyan sonrasında Rus halkı içinde görünme ve kamuoyunu şekillendirme gayretini yoğunlaştırdı. Sonraki adım, muhtemelen, Sovyet nüfuz bölgesi olarak tarif edilen bölgelerle artan etkileşim ve tekdir olmayana ders verme süreci olacak. Ancak Rusların böyle bir amacını destekleyebilecek araçlarının kısıtlı olduğunu bilmek gerek.

Rusya'nın etki ve ilgi coğrafyasındaki eğilimin devamlılığını belirleyecek husus Ukrayna Savaşının gidişatı. Ukrayna sarsılan Rus algısını yıkmaya devam ederse, hele bir de harp meydanında somut askerî başarılar elde ederse duraklama halindeki Rusya gerileme dönemine sürüklenebilir. Nitekim Ukrayna'nın halen Batılı devletlerden almakta olduğu destek cephe hattı boyunca askerî dengeyi sağlamakta. Yani ne Ukrayna ne Rusya tempolu bir muharebe ilerleyişi gerçekleştiremiyor. Batı, Ukrayna'ya askerî desteğini artırdığı takdirde bahsekonu denge dönemi kısa sürede Ukrayna lehine değişebilir. Ancak hava ve hava savunma gücü olmadan Ukrayna'nın şaha kalkması pek mümkün görünmüyor. Bu nedenle Ukrayna'ya F-16 verilmesi Batı'nın gündeminde olan bir konu.

Ukrayna'ya herşeyini vermeye devam eden Batı, Çin faktörünü de dikkate alarak Rusya'nın sadece Ukrayna cephesinde değil, uzun eksende çökmesini istiyor. Wagner isyanı da yöntemin doğruluğunu ispat etmiş oldu.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA