Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MURAT YEŞİLTAŞ

Yeni İdlib gerçekliği

Son haftalarda İdlib merkezli yaşanan gelişmeler, Suriye çatışmasını yeni bir aşamaya dönüştürmek üzereyken Rusya ve Türkiye Moskova'da tam anlamıyla frene bastılar. Rusya destekli Esed rejimine bağlı kara ve hava unsurlarının İdlib'de stratejik konumdaki M4 ve M5 kara yollarını ele geçirmeye yönelik girişimin Türkiye'nin sert bir direniş göstermesi, İdlib'i bir anda dünyanın bir numaralı gündemi haline getirdi. En son 27 Şubat günü Esed rejimine bağlı hava unsurlarının Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlı unsurları hedef alması sonucu 36 Türk askerinin şehit edilmesi Suriye krizinin boyutunu değiştirebilirdi. Ancak Türkiye sert karşılık vermesine rağmen durmayı hatta frene basmayı tercih etti.

Türkiye'nin 27 Şubat-5 Mart arasında yürüttüğü askeri ve diplomatik strateji 5 Mart'ta krizin durdurulmasına yönelik bir sonuç üretti. Türkiye, hava sahasının Türk savaş uçaklarına kapalı olmasına rağmen, Silahlı İnsansız Hava Araçlarını kullanarak Suriye hava sahasına girdi ve Suriye rejimine ait İdlib civarındaki bütün hareketli unsurları imha etti. Operasyonun ikinci gününde Suriye rejimi kendi saflarında savaşan 2.500'den fazla (resmi rakamlar) askerini ve milis unsurunu kaybetti. Bu rakam 3 ve 4. günlerde daha da arttı ve rejimin kayıpları 3 bin rakamını aştı. Bunun yanı sıra Suriye 100'e yakın tankını Türk hava saldırısında kaybederken iki SU 24 ve L 39 tipi savaş uçağı da Türkiye tarafından düşürüldü. Rejimin kayıpları bunlarla da sınırlı kalmadı; hava savunma sistemleri, topçu bataryaları ve birçok zırhlı aracını da rejimin kayıpları arasında yer aldı. Dolayısıyla Türkiye rejimin ağır kayıplar vermesine yol açacak bir askeri taktik ve strateji izledi.

Rejim ise ağır kayıplar vermesine rağmen bulunduğu pozisyonlarından çekilmeye direndi. Nitekim M4 ve M5 kara yolunu aynı anda kontrol etme işine yarayan stratejik önemdeki Serakip bölgesini Moskova görüşmesi öncesinde elinde tutmayı başardı. Bu durumun oluşmasında Rusya'nın devreye girmesi etkili oldu. Nitekim Serakip bölgesine askeri polisini sokan Rusya, Türkiye'nin operasyonunu genişletme ihtimali karşısında kendi varlığını ön plana koyarak Moskova zirvesi öncesi elini güçlendirmeyi hedefledi. Daha da önemlisi Moskova 5 Mart öncesinde Suriye rejimi, Hizbullah ve Şii milislerin askeri gücünü tahkim edecek şekilde askeri yığınak yapmaya devam etti.

5 Mart zirvesi

5 Mart'ta bir araya gelen Putin ve Erdoğan 2018'de imzalanan Soçi anlaşmasına üç madde daha ekleyerek İdlib krizinde yeni bir ateşkes veya çatışmasızlık hattının oluşmasını sağlayarak krizin derinleşmesinin önüne geçmiş oldular. Ateşkesin ilan edilmesiyle birlikte M4 kara yolunun kuzeyinde ve güneyinde 6 km derinliğinde bir güvenli koridorun tesis edilmesi üzerinde de ayrıca anlaşmaya varıldı. Öte yandan Türk-Rus ortak devriyelerinin M4 kara yolu hattında yapılmaya başlanması konusunda anlaşmaya varıldı. Böylece Türkiye rejimin ve Rusya'nın daha fazla ilerlemesinin önüne geçerek yeni bir mülteci krizinin ortaya çıkmasını engelledi ve muhaliflerin pozisyonlarını korumak için zaman kazanmış oldu.

Her ne kadar Moskova zirvesinde İdlib krizine kalıcı bir çözüm getirilememiş olsa da geçici bir formülle krizin derinleşmesinin önüne geçilmiş oldu. Rusya'nın ve rejimin bundan sonra yeni bir saldırı başlatmayacağının garantisi olmasa da Türkiye önümüzdeki dönemde mevcut alan üzerinde hâkimiyetini pekiştirerek İdlib krizinin yeniden nüksetmesininim önüne geçebilir. Moskova zirvesinin en önemli diğer bir sonucu ise Türk-Rus ilişkilerinin diğer boyutlarının daha önemli görülerek İdlib nedeniyle riske edilmemiş olmasıdır. Ancak günün sonunda ikili ilişkiler İdlib krizinden yara alarak çıkmıştır. Ankara'nın Moskova'ya olan güveninde bir hasar ortaya çıktığı ise çok açık.

İdlib krizi Rusya'nın harekat tarzına ilişkin de birçok unsuru açık bir şekilde gözler önüne sermiştir. Bunlardan en önemlisi Rusya'nın diplomasi ile çatışma arasındaki ayrımının son derece ince bir çizgiyle yapılıyor olması. Hatta öyle ki Moskova savaşı diplomasinin başka araçlarla devamı olarak görüyor. İdlib'de varılan yeni Moskova uzlaşısı sahadaki askeri pozisyonun ve toprak kontrolünün masaya doğrudan yansıması. Bütün taraflar bulundukları en son bölgeleri kendilerine sınır olarak belirlemiş durumda. M4 kara yolu hattının İdlib bölgesine denk gelen hattında 6 km'lik kuzey ve güney derinliğinin oluşturularak kara yolunun kalınlaştırılması Rusya için güvenlik garantisi olarak bile görülebilir. Dolayısıyla sahada askeri pozisyonunuz ne kadar güçlü ve askeri yöntemleri çözüme ulaşma için kullanma yönündeki motivasyonunuz ne kadar yüksek ise diplomaside o ölçüde başarılı olabileceğiniz bir vakıa olarak İdlib'i görmek gerekiyor.

İdlib krizinin kalıcı bir şekilde çözülmesi için ise Türkiye'nin önünde uzun ve zorlu bir yol var. Şimdilik rejimin saldırısını engelleyerek iki başarı elde etmiş görünüyor. Birincisi mülteci akının önünde geçilmesi ve daha fazla sivil insanın hayatını korumayı başarmış oldu. Zira rejimin etnik temizliğe varacak ölçüde uyguladığı saldırı stratejisinin devam etmesi konusunda önünde herhangi bir engel söz konusu değildi. İkinci başarısı ise rejimin İdlib merkezini almak suretiyle alan genişletmesinin önüne geçmiş oldu. Ancak bu başarı İdlib krizini sadece geçici olarak çözdü.

Kısa ve orta vadede Türkiye'nin bölgeyi kuzey hattında yer alan bölgeler gibi kurtarılmış bölge ilan ederek kendi kontrolünde tutması için adımlar atması gerekiyor. Bunun içinse Türkiye'nin kendi stratejisi bağlamında M4-M5 hattının kuzeyinde yeni bir İdlib yol haritası oluşturmaya ihtiyacı var. Yani içerdeki grupların hangisi olursa olsun Türkiye'nin liderliğini kabul ederek yeni İdlib modelin oluşmasına direnç göstermemesi, gösterdikleri taktirde tasfiye edileceklerinin farkında olmaları gerekiyor.

Türkiye'nin bundan sonraki stratejisinin en önemli unsurlarından bir diğeri ise Suriye sorununda Rusya ekseninin avantaj ve dezavantajlarını yeniden hesap ederek kendisine yeni bir yol haritası çizmesi. Bu yol haritasının mihenk taşını oluşturacak temel eksen Suriye'nin kuzeyi. Suriye'nin kuzeyinde Ankara'nın uygulayacağı siyaset, bütün aktörlere karşı Türkiye'nin elini güçlendirecek ve esnek olmasını sağlayacak tek seçenek.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA