Türkiye'nin en iyi haber sitesi
UFUK ULUTAŞ

Kahire-Şam hattındaki ters etkileşim

Ortadoğu Baharı'nın kilit ülkesi Mısır, hafta içinde ülkeyi 30 yıl boyunca demir yumrukla yöneten Mübarek'in mahkemesi ile gündeme geldi. Mahkûm kıyafetleri içindeki Mübarek, hastalığı sebebiyle sedye ile mahkeme salonuna getirildi ve Mısır mahkemelerinde yaygın bir uygulama gereği demir kafeste mahkemenin ilk gününü geçirdi. Dünya kamuoyu bu görüntüler karşısında çelişkili duygular yaşadı. Bir yandan "otoriter" bir liderin adalet karşısına çıkarılması suretiyle Ortadoğu tarihindeki sapmadan haz duyuldu. Diğer yandan ise biri Mısır'ı diğeri ise bölgenin değişim sancısı yaşayan başkentlerini etkileyecek iki nokta endişe kaynağı oldu. Meselenin Mısır'a bakan yüzünde askeri vesayet rejiminin Mübarek davası ile dikkat dağıtma çabası yer almakta. Birkaç gün önceye kadar Tahrir meydanında tamamlanamayan devrim süreci kavgası yaşanmakta ve ordu Tahrirlilere cebir ile karşılık vermekteydi. Bu yönüyle bakıldığında Mübarek davasının bir "sirke" dönüştürülmesinin Mısır'ın cari demokrasi mücadelesi açısından zararları gözden kaçırılmamalıdır. Davanın bölgeyi ilgilendiren yönü ise Mübarek'in başına gelenlerin bölgenin otoriter idarecileri üzerindeki muhtemel tesiridir. Mübarek'in aciz görüntüleri maalesef sadece Ezop'un fabllarında müspet ders çıkarıcı tesire sahip olacaktır. Bu görüntülerin örneğin Şam'daki tercümesi "900 vatandaşı öldüren yargılanır, 90000'i öldüren yargılanmaz" olacaktır. Bu doğrultuda varoluşsal mücadele veren Esad rejimi, Mübarek'in durumuna düşmemek için son kurşun ve son Şebbiha'ya (rejimin paramiliter çeteleri) kadar savaşacaktır. Mübarek davası dışında Mısır'ın Suriye üzerindeki tesiri de dikkate değerdir. Esad rejimi Mübarek'in geçtiği yollardan geçmekte ve ilginçtir ki Mübarek'in doğrularını değil yanlışlarını kendine şiar edinmekte. Mısır gibi Suriye'de de olağanüstü hal kaldırılmış, fakat bu "reform"un halka yansıması devam eden güvenlik güçleri şiddeti, Muhaberat baskısı ve Mübarek'in develi çetelerini andıran Şebbiha saldırıları oldu. Kalkan olağanüstü hâle ve hatta yeni çıkarılan gösteri yasasına rağmen Suriye halkının barışçıl gösterilerine izin verilmemekte, sert müdahaleler sürmekte ve buna bağlı olarak ölü sayısı her gün artmakta. Yine Mübarek'in ilgiyle beklenen fakat bittiğinde hayal kırıklığı ve öfkeye sebep olan televizyon hitapları gibi Esad da halka üç defa seslendi. Mübarek'ten çıkarılması gereken ders "eğer ilan edecek anlamlı ve radikal bir reform yoksa susmak daha evladır" olması gerekirken, Esad her defasında "gülerek" yabancı komplodan bahsetti ve meydan okuyan tavrıyla "reformları siz istediniz diye değil biz gerekli gördük diye yapıyoruz" minvalinde konuştu. Yangına su dökmek amacıyla yapılan bu hitaplar Mübarek'inkiler gibi nihayetinde benzin etkisi yaptı ve rejime karşı nefreti artırdı. Esad rejiminin diğer bir yanlışı ise Mübarek Mısır'ının çok partili hayatı ile Suriye arasında kurmaya çalıştığı paralellik. Şöyle ki Esad rejimi yakın zamanda çıkardığı 100 nolu partiler kanunuyla çok partili hayata geçişte bir adım attı. Fakat Mısır'ın Ulusal Demokrasi Partisi'nin ülkedeki tartışılmaz liderliğine benzer şekilde Suriye Baas Partisi'nin devletteki ve toplumdaki öncü rolünü belirleyen anayasa maddesine dokunmadı. Kararnamede Mübarek Mısırı'ndakinin aksine gizli oy-açık sayım tarzı "ilerici" maddeler bulunsa da galibi anayasa maddesiyle belli olan seçimlerin salahiyeti tartışılacaktır. Bütün bu benzerlikler aslında Esad'ın iki ülke arasındaki farka inanmasından kaynaklanmaktadır. Diğer bir deyişle Esad'a göre Mübarek'in baskı taktiği Mısır'da başarısızlıkla sonuçlansa da bu taktik iki ülke arasındaki farklardan dolayı Suriye'de başarıya ulaşabilir. Bu farkların başında Suriye muhalefetinin Mısır'dakinden dağınık olması ve rejim karşıtlığı çatısı altında birleşememesi gelmektedir. Mübarek devrilene kadar İhvan'dan liberallere, selefilerden gençlik hareketlerine kadar çoğu muhalifler birlikte Tahrir'i doldururken, Suriye muhalefetindeki bölünmüşlük sürmektedir. Diğer bir fark ise Mısır'dakinin aksine Suriye'nin etnik, dini ve mezhepsel çeşitliliğe sahip olması ve Suriye rejiminin bu çeşitliliği lehine bir manivela gibi kullanmasıdır. Mezhepsel azınlığın iktidarını temsil eden Suriye rejimi, bir yandan bu mezhebi kendi sosyal tabanı olarak görmekte diğer yandan da "cadı avı başlar" iddialarıyla Hıristiyanlar ve diğer azınlıklara post-Esad dönemine ilişkin korku salmaktadır. Bu durum yine Mısır'dakinin aksine Esad'a azımsanmayacak sosyal destek sağlamaktadır. Kahire ile Şam arasında ters bir etkileşim var. Esad Mübarek ile benzer yanlışları yapmakta fakat Mübarek'ten farklı bir akıbet beklemekte, Mübarek'in deneyiminden demokrasi adına değil, otokrasi ve mezhepsel idarenin devamı adına dersler çıkarmaktadır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA