Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞEBNEM BURSALI

Her gecenin sabahı vardır...

Diyarbakır'da evlatları için 160 gündür nöbet tutan annelerimiz, Elazığ ve Malatya'da depremden etkilenen çoluk, çocuk, genç, yaşlı insanlarımız için elleriyle bere örüyor, eldiven örüyor, atkı örüyor. Anne-babasının okulda harcaması için verdiği bir haftalık harçlığını bağışlayan çocuklarımız, bir ay boyunca harcayacağı paranın yarısını veren gençlerimiz, almayı düşündüğü arabadan vazgeçip, o parayı depremzedelere gönderen insanımız, bir aylık vekil maaşlarını yine depremzedelerimize gönderen siyasetçilerimiz, Acun Ilıcalı gibi düzenlediği yardım kampanyasıyla milyonlarca lira toplayan medya mensupları, Yusuf Güney gibi ilk günden itibaren bizatihi Elazığ'a giderek hem kendi imkanlarıyla, hem katkıda bulunmak isteyenlere aracı olarak yardım toplayan sanatçılarımız, sporcularımız ve daha pek çok sayabileceğim güzel insanlar. Özel sektör temsilcisi olup da LC Waikiki gibi TIR'lar dolusu giysi ve manto, palto, ayakkabıyı bölgeye hemen ertesi gün gönderen şirketlerimiz, yakın ya da uzak onlarca belediyenin itfaiye ve kurtarma ekipleri ile ekipmanlarının mevcutlu olarak deprem bölgesine gitmesini de ekleyelim.
Bütün bunlara elbette; deprem olur olmaz bölgeye giden ve son çalışma bitene kadar da ayrılmayan Sağlık, Çevre ve Şehircilik ve İçişleri Bakanları ile devletin ilgili tüm kurumlarının çalışanlarını da ekleyelim.
Milletin derdiyle dertlenen, sadece dertlenmekle kalmayıp gözünden süzülen gözyaşı ile hakiki duygularını da göstermekten çekinmeyen ama bir o kadar da çalışmaları hem yerinde denetleyip hem özveri ile çalışan tüm personele moral de veren Başkan Erdoğan'a özel bir parantez açmak isterim.
Bir yandan yedi düvele kafa tutup, Türkiye'nin, Türk insanının hakkını korumak için insan üstü çaba gösterirken aynı anda; "insan" yanını da ihmal etmiyor. Aristo, siyaseti; "bir insanın uğraşacağı en nitelikli iş" olarak tanımlar. Yapılan iş; geniş insan kitlelerini derinden etkiliyor, toplumda düzene yol açıyorsa elbette çok yüce bir iştir.
Siyasetin, insanı dönüştürücü bir etkisi olduğu da bir gerçek. Siyasetin doğasındaki zorluklar, iniş-çıkışlar, artıları ve eksileri; siyasetçiyi de zaman içinde dönüştürür ki; bu çok doğaldır. Ama; siyasete girdiği ilk günden bu yana; en dibi de en zirveyi de görmüş bir siyasetçi olarak Başkan Erdoğan'ın vazgeçmediği tek özelliği de insani boyutu ve insan yüzünü göstermekten hiç sakınmaması olmuştur. Zaten bu sahiciliği sayesinde 18 yıldır hep yükselen bir ivmede, milletten karşılık bulduğu bir gerçek. Keyifte olduğu gibi kederde de milletinin yanında olmaktan vazgeçmemesi ve depremzedelere ve gönlüyle çalışan her bir kimseye "yanınızdayım" demekle yetinmeyip bizzat onlarla olması da, gözünden akan yaşı da, mutluluğunu da göstermekten sakınmaması da hep bundan zaten. Ben bugün sizlere depremin acı yüzünü değil, böylesi bir afetten çıkan güzel duyguları ve fotoğrafı anlatmaya çalıştım.
Dondurucu soğuğa rağmen hiç vazgeçmeden gayret gösteren; AFAD, UMKE, Kızılay, 112 Acil ekipleri, JAK (Jandarma Acil Kurtarma Ekipleri), İtfaiye ekipleri, tırnaklarıyla enkazı kazıyarak 2 kişiyi kurtaran Suriyeli Mahmud gibi yabancı ya da Türk tüm kahramanlara minnet borçluyuz. Sağ olun var olun. Allah bir daha böyle acılarla sınamasın inşallah.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA