Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Gazeteci okuruna Bilmece çözdürmez!.

50'li yılların sonu. Demokrat Parti'den kopanların kurduğu Hürriyet Partisi'nin yayın organı Ankara Yeni Gün gazetesinde çalışıyoruz. Genel Yayın Müdürümüz, Bab-ı Ali'nin en büyük ustalarından Cihat Baban!.
"Okura bilmece çözdürmeyeceksiniz" derdi.. Hele de başlıklarda kısaltmalara deli olurdu.
"PTT gibi artık dile pelesenk olmuş, kendi isimleşmiş kısaltmalar tamam. Ötesi olmaz. Sizin bildiğinizi herkes bilmek zorunda değil. Okur 'Yahu bu ne' diye düşünmeye başladı mı, okuma zevkini kaybeder, yazıdan kopar, gazeteden de kopar. Yeni bir kısaltma yayılıyorsa, onu kullanmak istiyorsanız, yazıdaki ilk geçişinde parantez açın, tam adı yazın. Devamında kısaltma kullanabilirsiniz" derdi..
Gazetede en zor iş başlık bulmak. Bugünkü gibi bilgisayar yok. Harfler yan yana diziliyor. Diyelim çift sütun.. En çok 10-11 harf alıyor. O kadar harfli bir başlık bulmak zorundasınız.
O gece nöbetçi arkadaşımız, geç gelen bir haberi koymuş, birinci sayfaya..
"B. Başı zorda!.."
Cihat Bey, sabah öfke gibi daldı, Yazı İşlerine.. Elindeki gazeteyi masaya vurup bağırdı..
"Bu ne ulan?. Bu ne?. Ne demek B. Başı.. Bok Başı mı (Affedersiniz). Millet gazete mi okuyacak bilmece mi çözecek?."
Haklıydı Cihat Bey.. Arkadaşımız gerçekten saçmalamıştı. Hele Cihat Bey'in F. Bahçe, G. Saray gibi kısaltmalara bile kızdığını bildiği halde..
Evet onları bile.. Çünkü 1 kişi bile bilmiyorsa, bu kısaltmayı onu üzmeye hakkımız yoktu.

***
Geçen gün gazeteleri okuyorum. Milliyet'te en keyifle okuduğum yazar, Özay Şendir.. "Ceren Hindistan'la Mustafa Sandal DM'den tanışmışlar" diye yazmış..
Bilmiyorum, ayıp değil ya, bu DM denen karın ağrısı nedir?. Özay'a mesaj attım "Okuruna niye eziyet ediyor, bilmece çözdürüyorsun" diye. Gazeteyi de elimden attım inanın.
Dün sabah, kahvemi içerken gazetemi okuyorum. Bizde en keyifle okuduklarımdan Mevlüt.. Mevlüt Tezel.. Beşiktaş'ın yeni kalecisi Karius, İstanbul'da kadınların üzerine DM'den yürüyormuş..
Al sana gene DM!.
İşin gücün yoksa gazeteyi elinden at, düşün, araştır dur, "Nedir ulan bu DM" diye..
İstanbul Fatih'te tarihi bir Kadın Pazarı var. Gidip en güzel balları aldığım.. Bu DM de, sanal dünyanın Kadın Pazarı gibi bir şeyi mi acaba?. Dam Market falandan mı geliyor?.
Yahu Özay, yahu Mevlüt, mecbur muyum ben, sizin bildiğinizi bilmeye.. Kahvemi koyup okuma keyfi mi yapacağım, yoksa iki satırda bir bilmece mi çözeceğim?.
***
Bilmece çözdürme meraklısı başka türler de var, aramızda..
Haberinde, ya da köşesinde isim vermeden, tarif ederek geçenler..
Daha geçen hafta "Etiler'deki bir ünlü AVM ve bir de luxe oteldeki puro dükkânları basıldı."
Hangi AVM, hangi otel?. Önümdeki tüm takımı devirdim, inat edip.. Bir tanesinde yok.. Haberin temeli "Ne.. Nerede.. Kim" soruları yanıtsız kalmış. Böyle haber olur mu?.
Neden korkuyorsunuz?
İçerde kiralanmış dükkândan, ana yapı niye sorumlu olsun, onlara ne?. Mahalle bakkalı bir yanlış yapsa, adamı adıyla, adresiyle teşhir ediyorsunuz da, AVM, de luxe otel olunca mı, "Ne olur, ne olmaz?."
Bu ne ayıp çifte standart, bu ne utanç verici gazeteciliktir.. Kaldı ki, "İsmi yazarsak o AVM ve o otel lekelenir" diye düşünüyorsanız, yaptığınız daha kötü. O yörede tonla otel, tonla AVM var. Hepsini töhmet altında bırakıyorsunuz bu defa..
***
Bir de sözüm ona magazin muhabirleri, dedikodu yazarları türedi..
En kolay iş onlarınki.. Haber bulamadıysan salla..
Çünkü mesela çoğu haber şöyle..
"Ünlü bir gazeteciyle genç sarışın manken, geçen akşam birlikte yemek yediler ve sonra gazetecinin evine gittiler.. Sarışın manken gazetecinin uzun süredir, bir modacıyla birlikte yaşadığını biliyor muydu acaba?. Ama kendisi de birkaç aydır, son zamanlarda adı sık duyulan bir iş adamıyla beraberdi.."
Buyrun bakalım. Hiç isim yok, ama tariflere uyan en az yirmi erkek ve kadın sayabilirsiniz..
Bu nasıl haberdir, bu nasıl sütun, köşe yazısıdır?.
Her gün istesinler onlara en az 20 tane yazarım, sallama..
***
Bir çıldırdığım da, yıllardan beri, her fırsatta "Bildiklerimi söylersem" diye sallayıp, bugüne dek tek kelime söylemeyen, söyleyemeyenler..
Kendilerine "Çok bilmiş" havası vermek, etrafa bu havayı basıp, onu bunu tehdit eden ama saf okurlarını hâlâ "Kimi kast ediyor acaba?. Ne olabilir bildiği" diye bilmece çözdürmeye zorlayan bu tipleri de artık okumuyor ve dinlemiyorum.
Biliyorsan söyle.. Söyleyemeyeceksen, o zaman adam ol.. "Ebediyen sus!.."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA