Muhalif ekonomistler, Rusya- Ukrayna savaşından Türkiye ekonomisinin büyük zarar göreceğini, Ukrayna'dan buğday alamayacağımızı, Rus turistlerin bu yaz Türkiye'ye gelmeyeceğini yazdılar günlerce.
Oysa Türkiye'de son iki ayda yabancılara satılan her 100 konutun 11'ini Ruslar aldı. Son beş ayda ise Ruslar 55 arsa, bin 580 konut olmak üzere toplam bin 635 gayrimenkul aldı. Önümüzdeki günlerde bu alımların daha da artacağı tahmin ediliyor.
Türkiye'ye gelen 20 bini aşkın Ukraynalı göçmen de ülkemize yerleşmeyi B planı olarak görüyorlar.
Asıl önemlisi; ultra zengin Rus oligarkların gözü de Türkiye'de. Oligarkların devasa yatları Muğla ve Antalya kıyılarına demir atmaya, özel jetleri de İstanbul'a inmeye başladı.
Eski Moskova Büyükelçiliği Ticaret Ataşesi Aydın Sezer, Türkiye'de de çok yakından tanınan bir Rus oligarkın İstanbul'da 3 otel kapattığını, operasyonlarını ve personellerini Türkiye'ye taşıdığını söyledi.
Independent Türkçe sitesine konuşan Sezer, "Birden fazla araştırma yapan, görüşme yapan şirket var... Daha başkaları da gelecek... Rusya'daki faaliyetlerini askıya alan Batılı firmalar da aynı arayış içerisinde. Zaten Batılılar da telkinde bulunuyorlar, alternatif olarak Türkiye'yi adres gösteriyorlar... Dünya ölçeğindeki operasyonlarını yürütecek bir merkez oluşturuluyor. Yani olay sadece Türkiye, Rusya ticari ilişkileri boyutuyla sınırlı değil" diyor.
GÜVENLİ LİMAN!
İşte kapitalizm böyle bir şey; Batı ülkeleri, yaptırım uyguluyorlar ama bir yandan da Rus şirketlerine Türkiye'ye taşınmalarını tavsiye ediyorlar!
Gelelim asıl soruya; Batı, Rusya'ya yönelik yaptırımlara Türkiye'nin de katılmasını ister mi? Yoksa 2014 yılında Kırım'ın işgalinde Rusya'ya uygulanan yaptırımlarda olduğu gibi ambargosu altındaki bazı Rus şirketler için yine Türkiye çıkış kapısı olur mu?
Geçtiğimiz hafta İsrail, Yunanistan ve Alman liderlerinin sanki sıraya girmiş gibi Türkiye'yi ziyaret etmeleri, hükümetimizin NATO ve Birleşmiş Milletler başkanlarıyla yaptığı görüşmeler elbette yeni anlaşmalar demek! Batı da Türkiye'yi kaybetmek istemiyor.
Özetle Ukrayna buğdayı küçük mesele! Rusya'nın ekonomisi yaklaşık 1,5 trilyon dolar büyüklüğünde! Bu ekonomik savaştan Avrupa da derinden etkilenecek. Ekonomik kaybın azalması için Türkiye hem Batı hem de Rusya için güvenli bir liman olabilir!
Şimdi tüm kozlar Türkiye'nin elinde! Eğer bugüne kadar başarıyla uygulanan denge politikası devam ettirilirse bu süreçten Türk ekonomisi kârlı çıkabilir.
***
YÜREK YEMİŞ
Rusya'nın devlet televizyonu Kanal 1'de geçtiğimiz pazartesi akşamı tarihi bir an yaşandı. Editör Marina Ovsyannikova, canlı yayında spikerin arkasına geçerek "Savaşı durdurun. Propagandaya inanmayın. Size burada yalan söylüyorlar" yazılı pankart açtı.
Protestodan bir gün önce kaydettiği videoda da televizyon ekranlarından insanlara yalan söylediği için kendinden utandığını belirten Ovsyannikova, "Rusların birer zombiye dönüşmesine izin verdiğim için utanıyorum. İnsani olmayan bu rejimi susarak izledik" demişti.
Babasının da Ukraynalı olduğunu söyleyen Ovsyannikova, Rusya halkına savaşı protesto etmeleri çağrısında bulundu: "Hiçbir şeyden korkmayın, hepimizi hapse atamazlar."
Bu gazeteci resmen yürek yemiş, büyük cesaret.
Ovsyannikova, mahkeme tarafından 30 bin ruble (280 ABD doları) para cezasına çarptırıldı. Bu ceza, TV'deki protesto için değil, video kayıt için verildi. Dünyaca popüler olan bir gazeteciye ağır ceza vermekten çekinmiş olabilir.
Ovsyannikova bu eylemiyle tarihe geçerken kendini de feda etmiş oldu. Bundan sonra hayat onun için daha zor olacak.
Peki, Ovsyannikova aynı protestoyu, Rus halkını cezalandıran ağır yaptırımlar için Batı'nın bir TV kanalına yapsaydı ne olurdu?
Muhtemelen birkaç yerde küçük haber çıkardı. Sosyal medyada da 'beyni yıkanmış Rus propagandacı' diye dalga geçilirdi.
Tarihi yapanlar değil, yazanlar biçimlendirir!
***
BAZILARI DAHA BÜYÜK SINAVLARDAN GEÇİYOR
Sakarya'da yaşayan ve gözleri görmeyen 42 yaşındaki İbrahim Bingül, Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı Görme Engelli Kullanıcı Hizmetleri Birimi'nde çalışıyor. Bingül 2019'da tekrar üniversite okumaya karar verdi ve şimdi Sakarya Üniversitesi'nde Özel Eğitim Öğretmenliği Bölümü'nde okuyor.
Bingül bugünlerde stajını çocuğunun eğitim gördüğü Nilüfer Özel Eğitim Uygulama Okulu'nda yapıyor. Çünkü Bingül'ün oğlu zihinsel engelli.
Bingül "Kendi geçmişimi görüyorum bu çocuklarda. Gösterdikleri çaba, bir harfi yazmaları, bir ayakkabıyı bağlamaları, kullandıkları bir kelime... Bunlar çok önemli şeyler. Çocuklara yardım etmeye çalışıyoruz, bunu seviyorum" diyor.
Görme engelli bir babanın zihinsel engelli oğlunun ve onun gibi olanların eğitimine yardımcı olmak için ikinci bir üniversiteyi okuması ne büyük bir azim.
Bize basit gelebilir ama bu çocukların yazabilmesi, ayakkabı bağlayabilmeleri, konuşabilmeleri büyük bir başarı öyküsü aslında.
Bu çocukları hakkıyla yetiştiren anne- babalar cennetlik insanlar.
Bazen küçük sorunlar yüzünden hayatımızı kendimize zindan ediyoruz. Oysa hayatta ne büyük dertler ve zorluklar var. Bazılarımız bu hayatta daha büyük sınavlardan geçiyor.
***
ANNEYE EN GÜZEL HEDİYE
Formula 1'in yaşayan efsanesi Lewis Hamilton, annesi Carmen'in de soyadını eklemek için ismini değiştireceğini açıkladı.
'Larbalestier' olan annesinin soyadını ikinci isim olarak ekleyecek olan İngiliz sürücü, "Ailemin ismiyle gurur duyuyorum. Annemin soyadı ise Larbalestier. Onun isminin de Hamilton ile beraber devam etmesini istiyorum" dedi.
F1 tarihinin en çok yarış kazanan pilotu olan Hamilton'ın tıpkı Michael Schumacher gibi yedi dünya şampiyonluğu bulunuyor. Geçtiğimiz yıl 8. Dünya Şampiyonluğu'nu kıl payı kaçıran Hamilton 37 yaşında ve 40 yaşına kadar F1'i bırakması düşünülüyor. 8 kez dünya şampiyonu olursa uzun süre kırılmayacak bir rekora da imza atabilir.
Hamilton'ın ismi çoktan tarih kitaplarına geçti. Artık annesinin ismi de 'ölümsüzlüğe' kavuşacak! Anneye verilebilecek en güzel hediyelerden birisi bu olsa gerek.
***
Altyazı
"Bu dünyada sadece kurtlar ve kuzular vardır, evlat. Hangisi olacağına karar ver" (Better Call Saul)
