Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BÜNYAMİN BEZCİ

Son Virajda Kılıçdaroğlu, Akşener ve İmamoğlu Çekişmesi

Masanın adayının belirleneceği son viraja dönülmüş durumda. Akşener ve İmamoğlu'nun henüz kesinleşmeyen cezayı bahane ederek gösterdikleri Saraçhane performansı biraz da acelecilikten kaynaklandı. İmamoğlu adaylığı açısından mağduriyet çıkışı için zamanın daralmasının yarattığı panik Saraçoğlu Mitingini doğurmuştur. Akşener ise abartılı sevinç gösterisi ile İmamoğlu'na desteğini göstermiştir. Kılıçdaroğlu açısından ise onca yıllık adaylık emeğinin boşa gitmesi tehlikesi belirmiştir. Almanya'daki randevularını iptal ederek apar topar geri dönen ve masa için yeni bir miting yaptıran Kılıçdaroğlu, aynı hafta İmamoğlu'nu Ankara'da ağırlayarak şimdilik durumu toparlamış ve olası parti içi sorunları ötelemiştir.

Adaylık oyununda kartlar adeta her gün yeniden dağıtılmaktadır. Fakat rüzgar nereden eserse essin oyunun vazgeçilmez direnç noktaları da oluşmuştur. Öncelikle Kılıçdaroğlu'nun siyasi kariyerini sonlandırmadan adaylıktan vazgeçmesi giderek zorlaşmaktadır. Yani Kılıçdaroğlu'nun siyasi kariyerini koruması için aday olmaktan başka bir çıkışı yok gibidir. İmamoğlu'nun adaylık arzusu parti liderliğinden gelen baskılara rağmen azalmamıştır. Akşener ise tam da bu arzuyu siyasi olarak kullanmaktadır. Akşener için değişmez olan Kılıçdaroğlu'nun aday olmamasıdır; muhtemel olan İmamoğlu ya da Yavaş'ın adaylığıdır ama mükemmel olan kendi adaylığıdır.

Akşener, oturduğundan beri masayı sallamaktadır. Kılıçdaroğlu'nun masanın küçük ayakları vasıtasıyla oluşturduğu göreli stabilizasyonu sarsan açıklamalar genelde Akşener'den gelmiştir. Doğrusu masanın her bir aktörü otururken dayatılacak adayın Kılıçdaroğlu olacağını tahmin ediyordu. Küçük ortaklar genelde varoluş mücadelesi içinde olduğundan adayla değil öncelikle kendi siyasi gelecekleriyle ilgiliydi. Masa, küçük ortakları siyasi aktör olarak görünür kıldı. Akşener ise başından beri 2018'deki adaylığının yarattığı hayal kırıklığını tamir etmeye çalışmaktaydı. Bu nedenle biri hevesli diğeri sessiz iki başkanı öne çıkarmaya çalışarak aslında olmayacak duaya amin demekteydi. Asıl siyasi stratejisi ise olmayacak olanı göstererek kendi adaylığını meşrulaştırmaktı. Aslında son hamleye yaklaştığı ilk yer Saraçhane değildir. Bir ay kadar önce de "kazanacak aday" önerilerinin karşılık bulmadığını söyleyerek masadan kalmak üzere olduğu anlaşılıyordu. O zamanki stratejik hamleyi Cumhurbaşkanının "masadan kalkma" daveti öteledi. Akşener, bu davet sonrası masaya mahkum oldu. Saraçhane'de sevinen Akşener, muhtemelen zannedildiği gibi İmamoğlu için değil kendi masa mahkumiyeti sona ereceği için sevinmekteydi. Zira İmamoğlu'nun adaylığının CHP'den çıkmayacağı belliydi. İyi Parti'nin ise İmamoğlu yerine kendi adaylığını destekleyeceği de aşikârdı. Akşener'in siyasi liderliği hem maskülen bir mağrur milliyetçiliği hem de feminen bir mağduriyeti aynı anda mümkün kılıyordu. İmamoğlu'na arka çıkışıyla birlikte yeni bir fenomen olarak "ana" merhametini de liderlik karizmasına eklemiş görünmektedir.

Kılıçdaroğlu'nun "baba-oğul" üzerinden kurduğu analoji aslında Akşener'in karizmasına karşı alınmış bir gard gibi durmaktadır. Kılıçdaroğlu için "adaylık" değil "masanın adaylığı" artık neredeyse imkânsız gibidir. Fakat parti disiplinini rakiplerini elimine etmek için kullanma imkânı elinde olduğu müddetçe İmamoğlu ya da Yavaş'ın adaylığı da zor görünmektedir. Her ikisinin adaylığı da CHP geleneği içinde Ecevit için kullanılan travmatik "bir bölen"e denk düşmektedir. Bu nedenle Kılıçdaroğlu adını bizzat zikretmedikçe başka bir CHP adayı söz konusu olamaz. Fakat zorda kalan Kılıçdaroğlu'nun "gel bakalım" ile başlayan adaylık ilanının da işe yaramadığı 2018 seçimlerinde acı bir şekilde deneyimlenmiştir. Siyasi kariyerinin son hamlelerini yapan Kılıçdaroğlu'nu adaylıktan vazgeçirmek, parti içinden mümkün görünmemektedir. Zira çoktan post-Kılıçdaroğlu döneminin hesaplarının yapılmış olma olasılığı yüksektir. Kılıçdaroğlu'nun adaylıktan vazgeçmesi sadece kendini ilgilendiren bir karar olmaktan çoktan çıkmıştır. Kimin olası bir iktidarda hangi konumu alacağı kimin partide arkayı toplayacağı bellidir. Kaftancıoğlu-İmamoğlu çekişmesini de buradan okumak gerekmektedir.

Bu aşamada bir ihtimal küçük partiler arabulucu olabilirdi. Fakat güçlerinin masada arabulucu olmaya bile yetmediği görülmektedir. Diğer taraftan CHP'lilerin SP'nin gençlik örgütü gibi çalışan AGD'yi düşmanlaştırmasının yarattığı tatsızlığa masadaki karmaşadan dolayı sıra bile gelmemiştir. Öte yandan neredeyse 50 milletvekilliğinden masadaki küçük partiler lehine vazgeçebileceği sinyalini veren Kılıçdaroğlu, küçük partilerin gönlünü çoktan kazanmış gibidir. Bu nedenle Akşener, küçük partiler için de masanın uzlaşmaz tarafını oluşturmaktadır. Masadaki küçük partilerin Akşener'in peşinde sağ söylemler içinde mevzi kaybetmektense Kılıçdaroğlu'nun peşinde sol Kemalist söylemlerle kolayca mesafe oluşturarak kendi varlıklarını korumayı da tercih ettikleri görülmektedir.

Akşener ise masanın birbirine benzer sağ partilerine değil MHP'den devraldığı iktidardan nefret eden militan toplumsal tabanına ve Kılıçdaroğlu'nun HDP'ye yaklaşarak ürküttüğü Kemalistlere güvenmektedir. Ayrıca iktidarla sorunlu dini grupların desteklerinin de masadaki sağ partilerin desteğinden güçlü olabilme ihtimali yok değildir. Eğer Kılıçdaroğlu iktidar uğruna "kendi oğlunu bile gözden çıkaran hırslı bir baba" olarak sunulursa Akşener'e desteğin artacağı ortadadır. Bu nedenle bugün "siyasi nezaketsizlik" atfedilerek karizması zedelenmiş gibi görünen Akşener için gelecek çok da karanlık değildir. "Kendi oğlunu bastıran babaya" karşı "merhametli ana" Akşener'i etik olarak yeniden oyuna dâhil edecektir.

Son virajın kazananı ise halen belirginleşmiş değildir. Fakat virajda kim kazanırsa kazansın finişi görme ihtimali de azalmaktadır. Zira bu virajdan herkes yaralı çıkacak gibidir. Kazananın toplumsal desteği azalacaktır. İkinci tur tecrübesini henüz yaşamamış siyasal tabanın nasıl davranacağına dair veriler öngörülebilir değildir. Bu kadar karmaşa seçmende "kafa karışıklığı" yaratmasa da "umutsuzluk" yaratma ihtimalini taşımaktadır. Bu nedenle seçimlere katılım oranının düşme ihtimali yükselmektedir. Diğer taraftan uzun zamandır çokça çabayla ayakta duran masanın dağılması kapanması zor siyasi yaralar da oluşturacaktır. Bu nedenle seçim sürecinin masanın aktörleri arasında bir işbirliği oluşturması zorken centilmence geçeceğinin de garantisi bulunmamaktadır. Nihayetinde her halükarda kaybedecek bir iktidara karşı kimin kazanacağına karar verecek değiller. Öncelikle kazanacak bir birliktelik performansı göstermek zorundalar. Parçalı ve çok adaylı bir muhalefetin saflarını sıklaştıran ve kaybettiklerini telafi eden bir iktidar karşısında ilk turda kaybetme olasılığı da vardır. Fakat böylesi bir durumda "muhalefetten kim kaybeder?" sorusu önemlidir. Akşener, güçlü bir liderlik gösterdiği için 2028'nin en önemli adayı olur. Kılıçdaroğlu'nun siyasi kariyeri sona erer. Genç siyasetçi İmamoğlu yeniden sahaya dönebilir ve Kılıçdaroğlu'nun destekçilerinin siyasi kariyerleri sönümlenir. Bu anlamda son virajın en mütereddit olanı da en çok risk alıp savrulanı da adaylık şansını yitirecektir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA